18 Şubat 2010 Perşembe

Bugün hafifim bi..

Dünki depresif halim kalmadı..Yerini tatlı bir kabullenişe bıraktı..Neyi kabullendiğimi bilemiyorum ama halimden memnunun şimdilik..
Tatlı,hafif ve ılık bir rüzgar var şimdi saçlarımı uçuşturan...

Yanaklarımı usul usul okşar durur..

Burnuma küçük kıyı kasabalarında birdenbire karşımıza çıkan hanımelilerin bayıltıcı kokuları geliyor...Bugün ki ödülüm bu diyorum kendime..

Çok katlı ve oksijen yoksunu plazalarda can çekişen ben bu ödülü dibine kadar yaşıyorum an itibariyle..

Kulağımda ney çalıyor...Habire Hz.Mevlana'nın ettiği kelamları okuyorum..Burnumda hala hanimeli kokusu...Hanımelinin balını emerken hayal ediyorum kendimi..Ayaklarım çıplak kırmızı oje bile sürmemişim,ellerim bisikletimin selesinde..Dünden kalma topraklar tırnaklarımın içine girmiş.Ne gam!!

Uzun etekle bisiklete binmeyeceğim bir daha diye okkalı bi küfür savuruyorum..Sonra komik geliyor kendime küfretmek, gülümsüyorum..

Yolun karşısında hasır tabure de oturan Salih bey amca "bu kız yine güler durur kendi kendine şimdi ne geldi acaba aklına" diye geçiriyor ak kafasından..

Herkesin kafa "ak" buralarda..Kötülük geçmiyor aklından hiç kimsenin..Haftalık 35 kişilik sıkıcı toplantılar yok,şirket karı yok,kişisel hedeflerini tutturma telaşı hiç yok!

Ayşe teyzenin akşama yemek yetiştirme telaşı,bisiklet tamircisi Hasan ustanın ufaklıklara bisiklet tamir etme telaşı var..

Benim yaşama telaşım bile kaybolmuş..Yaşıyorum yeri geldiğince..Gelmezse duruyorum..Sahiden duruyorum ama..Bahçem var bi sürü yeşillik-ot yetiştiriyorum bahçemde...

En güzel hanımelleri benim bahçemde..En çok mis kokan bahçe benim bahçem..Tek hırsım yetiştirdiklerim..Onlar da üzmüyor beni..Birbirleriyle yarış edercesine uzuyorlar göğe..

Saçlarımı kendim kesmeyi öğreniyorum..Yüzüm güneşten kızarmış hafif çillenmişim bile..

Burnum şeftali rengi..Boya deyince aklıma gelen şey artık taş evin dökülen sıvaları..

Ayaklarım çıplak hala..Upuzun beyaz şalvarımla kendimi hiç olmadığım kadar "güzel" hissediyorum..Hissetmesem ne gam!!

Bahçedeki salkım söğütlerin altında tahta sedire akşamüstleri hafif soğutulmuş şarabımı alıp kuruluyorum..Ne kitap var elimde ne toprak..Duruyorum yine ben..Beklemeden duruyorum..

Hayat bana geliyor burda..Ben duruyorum..

Işıl ışıl gözlerle duruyorum..

Şeffaf olmuşum beni gören içimi de görüyor..Pürüpak duruyorum..

Hafiflemişim ayaklarım yerden kesilmiş..Asılı duruyorum..

Kendimi böyle görüyorum..An itibariyle..

Dua etmediğim tek gün yok...Orda olmak için yaşıyorum..




18 Şubat 2010
İstanbul
14.56



8 yorum:

lunawar dedi ki...

"durmak" bir ara becerebildiğim, şimdi ise hayalini kurduğum şey.. durup zamanın ve herşeyin içinden akışını hissedebilmek.. sana dokunamadan geçenlere hafif bir tebessümle bakmak..
çok güzel anlatıyorsun Umud'um.. çok güzel söylüyorsun.. bazen başka yerdesin zaten.. bazen ayağında ayakkabıların yok.. çıplak ayakla yere basarak şarkı söylüyorsun sanki dört duvar arasında..
hanımeliye az akasya da katsak da bayılsak mı kokusundan.. hıı??
hadi bir çay demle de içelim..

Umudum dedi ki...

anlıyorsun beni...yanıbaşımda elimi uzatsam deyeceğim uzaklıktasın ne mutlu baktığımda seni görüyorum:)

olcak olum bak gör..O zaman sana ne çaylar demlicem ne börekler yapcam...Oralarda akşam inerken bi koku olur ya havada evlerden çatal kaşık sesleri gelir sokaklar boşalır o zaman oturcaz işte senle akasyanın dibinde koycaz rakılarımızı..Sek..
afiyetle..

lunawar dedi ki...

o zaman kuyuda soğumuş karpuzu da çatırdata çatırdata keseriz he mi:))

nilo dedi ki...

Gerçek gibi anlatmışsın Umudum, gözlerinde görmüştüm yazarken sana yaşattığı ışıltıyı ama okuyunca daha iyi anladım, yaşamışsın yazarken... gerçek olur inşallah, bi bardak çayda bana koyarsınız...

Umudum dedi ki...

çay,şarap,rakı ne gelirse gülüm:)

biberli dedi ki...

kambersiz düğün olmaz demişler, ben de varım! :)

ben bi gittim geldim yazını okurken..umarım bir gün gerçek olur da "hadi be!" diyerek şaşırırız :)

bahçende kokan çiçek de olsun, kokmayan da...kokanlar kokmayanlara kokmayı öğretsinler, biz de çiçek olmayı öğrenelim onlardan...

uf beee!

lunawar dedi ki...

Umud; deli bu ben sana diyim..

Umudum dedi ki...

Meral okay'ın şarkı sözü demeye dilim varmıyor bir şiiri vardır Sezen'in Deliveren albümünden-hatta dinliyorum şu anda-


kur masayı madam despina
kirli beyaz muşamba örtüleri ser
çek sediri asmanın altına
yanında bir ince müzeyyen abla

yine mi güzeliz, yine mi çiçek?
hamdolsun
taze mi bitti topik
canın sağolsun
amanın yine mi güzeliz, yine mi çiçek?
hamdolsun
altınbaş kadehe yağ gibi dolsun

gece çok genç, arzular şelale
haber etsek o yare
gelse bomonti'den
şereflendirse bizi
olsak teyyare

alın size bi de link madem öyle

http://www.dailymotion.com/video/xa0ci9_yine-mi-cicek_music