31 Ekim 2012 Çarşamba




Bazı şeylerin zamanı var işte.önceden bilmek mümkün olmuyor ama bugün öğrendiğin için kendini mutlu sayıyor kaldığın yerden bi değişik devam ediyorsun..
Başıma çok büyük,yolumdan çeviren bir olay gelmedi yukardaki pragrafı okuyunca öyle gibi duruyor ama değil..Minoo Javan'ı keşfetmemden mütevellit yazıyorum bunları..Ben bugün bi değişikim..
Zaten J var büyük isminin ilk harfinde..İsfahan doğumlu Javan..İran müziğinin tartışılmaz en büyük kadın seslerinden diyorlar ona..Ve sanırım Doğu'nun kederinden sesindeki kırık dökük kederler..Hangi şarkıyı dinlersen dinle hep o keder,gam..





Sonna geçen gün param yoktu alamamıştım kitapçıdan..bayramda kıyafet yerine kitap aldım..Ayça Şen'in Kalın Kitap (İnce Yazılar) ını..Çokkk şeker..her nerdeysem açıyorum kalın kitabı içinden bi ince yazı seçip okuyorum oracıkta..Kendi kendime sırıtıp duruyorum sonna olduğum yerde.bi komik bi komik ki..!

Memo ile "maceralarını" okuyunca ene! bizde de böyle oluyor diye düşünüp bünyeyi rahatlatmak da cabası oluyor :) 

Kitap Artemis yayınlarından çıkmış..Okurken gülmek için ve aslında derinliği farketmek için..




22 Ekim 2012 Pazartesi


Bayramda ben gider miyim bilemiyorum ama fırsat yaratsam gitmek istediğim yerler;

1-ABANT-YEDİGÖLLER

Bu mevsimde hele..şimdi oralar sarı-yeşil yapraklarla dolu..tam fotograf çekmelik..

Yedigöller Milli Parkı, 550 hektarlık bir alan. Vadiler arasındaki Büyükgöl, Seringöl ve Nazlıgöl gibi 7 tane göl, çeşit çeşit ağaçlarla çevrili.

Üstelik ilk gittiğimde çadır kiralandığını orda kamp kurmaya izin verildiğini söylemişlerdi..Çadır fazla öğrenci işi derseniz milli park içinde bungalowlarda doğayla başbaşa bir tatil geçirebilirsiniz. Bunun için Orman Bölge Müdürlüğü'nden yer ayırtmanız gerekiyor. Gecelik ödemeniz gereken ücret ise 50 YTL. Ancak bölgenin hemen hiçbir yerinde cep telefonlarının çekmediğini de hatırlatayım :)

yakın bir sürü otel de bulmak mümkün..Bazısı lüks bazısı mütevazi..keyf sizin..

Benim için en dikkat çeken Yurdaer Otel oldu..Mutfak Sanatları Merkezi imişş..Daha ne diyeyim..!

http://www.hotelyurdaer.com/tr/




2-ADIYAMAN-KAHTA

Nemrut dağı ile ayrı bir yakınlığım var zira Nemrut Dağı ve üzerinde kurulmuş olan Kommagene krallığı benim tez konumdu..Sayın Antiochus Theos ile zamanında epey yakınlaşmıştık..Sevgili kral dağın tepesine Yunan ve pers heykelleri ve kendi mezar-anıtını da diktirmiştir..Çok muhteşem bir olay..Son sınıfta tezi hazırlarken gitmeyi çok istemiştim ama olmamıştı..Hala kaçabileceğim ilk fırsatı kolluyorum, kendimi Antiochus'un kollarına atacağım :) Elbette bi sürü şey yapılır yenilir içilir felan filan ama sabah gün doğumunu burdan izlemek...Anlatılır gibi değil-miş! Yapmak lazım tabe..



3-KAZ DAĞI YA DA IDA DAĞI

Dört koca yılımı geçirdiğim güzel şehir Çanakkale ile Balıkesir arasında yer alan dağ sırası.
Homeros'un İliada destanında burası "Bin Pınar İda" olarak geçer..Rivayet odur ki; Şu an Zeus tapınağının olduğu yerden teee ozmanlar Zeus bi yandan Afrodit ile sevişirken bir yandan da savaş yönetirmiş..

Burda kalmak için ben olsam Tunçel Kurtiz'in ortağı olduğu Zeytinbağı'nı tercih ederdim sanırım zira şukela bir ege mutfağı görüyorum ben sitelerinde...Bi de sakindir..Ama tabi her kaliteli mekan gibi;

"İki kisilik oda ücretimiz YP 320,00-350,00 TL'dir. Hafta sonları minimum 2 gece konaklama kabul edilir."

diyorlar..

bi de site burdan; http://www.zeytinbagi.com/

diğerleri de var gayet güzeller;

Bunu da çok sevdim;

Erguvanlı ev (http://www.erguvanliev.com/index.html)



http://www.hunnaphan.com/








4-KULİNDAĞ
Burayı duymuştum ama daha önce hiç gitmedim..İstanbul'a çok yakın hemen Riva'nın dibi.. 
Terasları çok rahat ve bağımsız görünüyor..Tam kafa dinlemelik..

http://www.kulindag.com/ 



5-Club Rena 

Marmaris'ten Bozburun'a giderken bungalov evler denizin dibinde imiş..Dev Okaliptus ağaçları balık ve rakı.Hesaplı olduğunu gördüm sağdan soldan..Ama tabi kime göre neye göre??
Bi de böyle sakin yerde ne yapılır? Koklaşılır yazılır..yaz allah yaz...


 

 Gidenlere şimdiden bol keyifli günler :)

Ve bu da gidenlerin şarkısı;




18 Ekim 2012 Perşembe


şahane klip..şahane müzik..bugün hep bunu dinliyorum..
İnsan her bir gün yeni bişi öğreniyor..negzel negzel...




16 Ekim 2012 Salı





ve biter...

11 Ekim 2012 Perşembe





8 Ekim 2012 Pazartesi


Şu anda okuduğum kitabın adı bi değişik; Kaplan Anne'nin Zafer Marşı..

Amy Chua isimli çinli bir anne tarafından yazılmış kitap.


Arka Kapak yazısı;

"Çok satanlar listelerinde 1 numara"
ABD, New York Times, İngiltere, Sunday Times, Almanya, Der Spiegel

ABD, Almanya, Brezilya, Çin, Danimarka, Fransa, Hollanda, İngiltere, İspanya, İsrail, İsviçre, İtalya, Japonya, Norveç ve Rusya dâhil, 25 ülkenin ardından, şimdi de Türkiye'de


Çinli anne Batılı anneye karşı mı?

Dünya güçleriyle yarışmaya başlayan Çin'in bu başarısının ardında Doğu disiplini görülüyor; Kaplan Anne'nin Zafer Marşı, bu disiplinin çekirdek ailedeki pratiğini tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.

Amy'nin kızlarının şunları yapmaları yasak: yatıya kalmak, çocukların bir araya getirildiği oyun gruplarına gitmek, okul tiyatrosunda rol almak, televizyon izlemek ya da bilgisayar oyunları oynamak, kendi ders dışı etkinliklerini seçmek, A'dan daha düşük bir not getirmek, keman ya da piyanodan başka bir enstrüman çalmak, keman ya da piyano çalmamak.


"Chua'nın hatıratı, Kaplan Anne'nin Zafer Marşı, okunması kolay, zekice yazılmış, eğlenceli, dürüst ve biraz da hüzünlü."
Chicago Sun-Times

"Chua, tipik Asyalı çocukların sıra dışı başarılarının ardındaki sırrı açıklıyor: Çinli anne. Bu çocukları yetiştirmede başarılı olan en geleneksel yöntemi de ön plana çıkarıyor: katı, eski ve tavizsiz değerler. (!) Chua, yöntemlerinin korkutucu olduğunu inkâr etmiyor; fakat elde ettiği sonuçların tartışılmaz olduğunun da farkında!"
Publishers Weekly


Evet benim Şirin'i yetiştirme tarzıma çok uzak olan şeyleri Amy kızlarının üzerinde birebir uygulamış..Beni tanıyanlar bilir yumuşak bir anneyim ben ama Şirin'i tanıyanlar da bilir şirin de sert bir çocuk değildir..Uyku zamanını,okula gitme zamanını,evden çıkma ya da giyinme zamanına uyan sözümü dinleyen bir kız çocuğu..Elbette itiraz ettiği zamanlar oluyor..Mesela akşamları uyurken uykusundan uyanıp (o derin uykudan nasıl uyanıyor hala anlayamıyorum) bi kaç kez seslenip beni yanına çağırır..Bu hayatımızı etkileyen bir durum zira benim uyku kalitem de onun uyku kalitesi de zarar görüyor..Bi de tabi yemek mevzu var ki o zaten şirin ilk doğduğu andan itibaren hayatımızda..Hoş artık daha çok çeşit yemek yiyor (ıspanak felan da dahil buna) ama yemek yeme süresi oldukça uzun ve meşakkatli..evde öyle en azından..doğuştan peynirden nefret edenler kategorisinde..Peynir yemiyor..Böyle çok insan varmış sonradan öğrendim peynirin kokusuna dayanamazlarmış bırak tatmayı..Kızım o gruptan işte..Bu konuda henüz hiçbir şey yapamadım..Neyse işte yani sonuç itibariyle çok katı kuralları olmayan ama koyduğu  kuralları da maksimum düzeyde koruyan bir anne tarafından büyütülüyor şirine..

Bu kitap neden ilgimi çekti sorusuna da yanıtım üstte anlattıklarımdan çıkarılabilir sanırım..Çinli ebeveynlerin kuralcılık ve çocuk yetiştirmede ki katılıkları herkesçe bilinir  öyle değil mi? Fakat bu kitapta öyle şeyler okuyorum ki çocuklara acımamak elde değil..Çinli anne Amy elbette çocuklara zarar vermiyor ve kızlarını çok seviyor ancak prensipler türk annelerinin öcü görmüşçesine korkacağı tipten..

 Amy'nin ilk kızı Sophia yumuşak huylu..On sekiz aylıkken alfabeyi öğrenmiş matematikte de üstün başarılar göstermiş bi kız..Öyle ki kreşte çocuklar henüz 1'den 10'a kadar saymayı öğrenirken Amy Sophia'ya alışılmış Çin yöntemleri ile toplamayı,çıkarmayı,çarpmayı,bölmeyi,kesirleri ve ondalıkları öğretmiş bile.

İkinci kız Louisa'yı ise amy şöyle tanımlıyor: "O melek suratlı bir asi!"Hatta diyor ki; "onu düşündüğüm zaman gözümün önüne vahşi bir atı eğitmeye çalışmak geliyor.."


Ve elbette anne kızın arasındaki bu çekişmeler ve zorlukları bi kaç satır sonra Amy kendisi açıklıyor ; Kaderin cilvesi şu ki,Lulu ve ben birbirimize çok benziyoruz: Benim çabuk parlayan,çatal dilli ve hemencecik affeden kişiliğimi almış.." Tanıdık değil mi? :) 

Amy ne yaptığını bilen entellektüel bir kişilik aslında..O bir hukuk profesörü..Kendinisin yetiştirilirken aldığı ve o sebeple hukuk profu olduğu geleneksel çin eğitimini kendi kızları üzerinde uygulamış ancak şöyle bir ayrıntı var olayda..Onun çocukluğu zamanındaki gibi değil ne çocuklar ne de hayat..Gelişen teknoloji,  kolay bilgi edinme ve vericilerin zenginliği sayesinde çocuklar artık bir kuşak öncesindeki nesilden bile fazla farkındalar herşeyin..Kendilerini çok kolay ifade ediyorlar ve özgüvenleri çok çok yüksek ebeveynlerine göre..Amy işte bu nesiller arası gelişmeyi reddederek anne babasının onu yetiştirirken verdikleri gelenekler eğitimi çocuklarına vermek istiyor..Ve yapıyor da..Ancak ciddi çatışmalar yaşıyorlar özellikle lulu ile.Lulu 13 yaşındayken bir lokantada bardakları yerlere atıp annesine,"Hayattan ve senden nefret ediyorum"diye bağırmış..

Amy'ye  göre çocukların annelerini sevmelerinden çok başarılı olmaları önemli..Önlerinde ki hayatın zorluklarını düşünürsek aslında çok da yanlış bir düşünce değil ve bir çeşit fedakarlık gibi ama elbette bizler ve çinliler çok farklı kültürlere sahip toplumlarız..E baktığımızda da şu anda Çinlilerin  dünya üzerindeki güçleri tartışılmaz e bi de bize bakın..Koyun gibi nereye sürülürse oraya giden hiç bir zamda sesini yükseltmeyen üç kuruş kazanabilmek için kıçından ter akıtan bir milletiz..Fark ortada gibi!!

Kitap yayınlandığında elbette çocuk yetiştirme tarzı üzerinde epey tartışmalar yaşanmış..Time dergisine kapak olmuş kitap ve ABD,İngiltere ve Almanya'da bir numaraya yükselmiş çok satanlar listesinde..Ve karşıt eleştiriler Amy'nin bir anneden çok bir canavar olduğu yönünde hatta ölüm tehtitleri bile almış Amy..

O tüm bunlara şöyle yanıt veriyormuş;

"Bu, bir anne, iki kızı ve iki köpeği ile ilgili bir hikaye. Aynı zamanda Mozart ve Mendelssohn, piyano, keman ve Carnegie Hall'a çıkmayı nasıl başardığımızla ilgili... Bu, sözde, Çinli anne babaların Batılılardan nasıl daha iyi olduğuyla ilgili bir hikaye olacaktı. Ama onun yerine, kültürlerin acı çatışması, kısa süren bir zafer sevinci ve 13 yaşında birinin benim burnumu sürtmesiyle ilgili oldu."

Ben okurken disiplin yöntemlerini -Hiç bir zaman Amy'nin yöntemleri kadar katı olmayacaksa da-sorgulamaya başladım açıkçası..Bakalım ilerleyen sayfalar bize :) neler sunacak..

İçimden sizi öpmek geldi..

Kocaman öpücük!!


6 Ekim 2012 Cumartesi

Kapa gözlerini ve dinle....


 

4 Ekim 2012 Perşembe





Sizin alınız al inandım
Morunuz mor inandım
Tanrınız büyük amenna
Şiiriniz adamakıllı şiir
Dumanı da caba
Dumanı da caba
Dumanı da caba
Dumanı da caba
Bütün ağaçlarla uyuşmuşum
Kalabalık ha olmuş ha olmamış
Sokaklarda yitirmiş cebimde bulmuşum
Ama sokaklar şöyleymiş
Sokaklar şöyleymiş
Ağaçlar böyleymiş
Sokaklar şöyleymiş
Ağaçlar böyleymiş
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız
Sokaklar şöyleymiş
Ağaçlar böyleymiş
Sokaklar şöyleymiş
Ağaçlar böyleymiş
Aşkım da değişebilir gerçeklerim de
Pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
Yan gelmişim diz boyu sulara
Hepinize iyi niyetle gülümsüyorum
Hiçbirinizle döğüşemem
Siz ne derseniz deyiniz
Benim bir gizli bildiğim var
Sizin alınız al inandım
Morunuz mor inandım
Ben tam kendime göre
Ben tam dünyaya göre
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız
Sokaklar şöyleymiş
Ağaçlar böyleymiş…

2 Ekim 2012 Salı


Başlık da benim değil yazı da..ben okudum siz de okuyun deyü alıntı yaptım bugün..Yıldız'ın yazılarını seviyorum..

                                      




1 Ekim 2012 Pazartesi


Sabah gözümün önünde bir sis perdesi ile uyandım hala tam aralayabilmiş değilim..
bi de bu sıcak canımı sıkıyor!





 

;;