14 Ağustos 2010 Cumartesi
bi yer düşünün şimdi...ahşaptan çardaklar,kocamann yastıklar (biraz kıçı yakar cinsten kumaşlar ama olsun) sürekli çalan norah jones'lar , can atilla'lar, limon ağaçları felan..
Bi sahil düşünün, sahilin hemen yanıbaşında uzanan koskocaman başı dumanlı dağlar...Denizin içinde sizinle yüzen carettalar...Göz alabildiğine ufuk ve pırıl pırıl bi deniz...
Daha bugün dedim sevgilime; aslında ben bi yerde 3 günden fazla kalınca sıkılıyorum.."Tamam burası bitti şimdi nereyi görcez" bakışları atmaya başlıyorum...Çabuk sıkılıyorsun dedi sevgilim bana..Amanın dedim nasıl bi izlenim bu :)) kedi yavrusu gibi peşi sıra izledim onu..
Yalnız i-na-nıl-maz SICAK!! Ben ki sıcağı severim mıyış mıyış eririm de sesimi çıkarmam..sıcak iyidir rahatlatır gevşetir..Ama kardeşim bu kadar da ısıcak olunmaz ki!! Yafu sahile gidelim iki kulaç- bi güneşlenelim dedik yok durulacak gibi değil..Haydi gerisin geriye..Bi de dönüşte dağlardan gelen bi kaynak var ufacık havuz mahiyetinde..sıcaklık derecesi 5 falan :) girersin onun içine..ohhh..misss...bi anda derinnn bi uykudan uyandığımı hissettim...
evet herşey iyi güzel hoş..Ve fakat kardeşim burda türk bulmak ne zor bi meziyet...Kolumu atıyorum ingiliz bacağımı çarpıyorum yeni zelandalı...Tamam gelsinler yapsınlar tatillerini bişi dediğimiz yok ama ne bilim yaa böyle bi garip..Sanki ben onların memleketine gitmişim de onlar beni ağırlıyor gibiler..Seviyorum ben memleketlimi ya..Ne bilim öyle bi duygusal şeyettim..Evimi mi özledim ne?
Bi de azcık gergindim tatilin başında..Sabır ve hoşgörüsünü esirgemeyen sayın Uyanış bey..Tüm alemi-i sanal'ın önünde şükranlarımı sunarım efenim..
Geçen gün bi cip kiraladık..Arkadaş sanıyorum 15 yaşından gün almıştı :) Ama üstü açılıyordu ve bizi Adrasan'a kadar götürdü..Ona da burdan saygılar..Yolda bi çift gördük otostop çekiyorlardı..Elbette hemen aldık..Ilgım ve Mahir..Ne tatlı insanlardı bi bilseniz..Ankaralı en sevimli çift onlar..Bir günü onlarla geçirdik..Çok keyifli bir gündü..Arkadaşlar keyifli sohbetiniz ve sıcak arkadaşlığınız için teşekkürler...Ertesi sabah yine otostopla Kaş'a gideceklerdi akşamdan vedalaşamadık sabah nasılsa görüşürüz demiştik..Ertesi sabah kalktığımda yatağın üzerinde zıplıyor ve kocaman şiş gözlerle onların çoktan gitmiş olacaklarını düşünüyorduk..Telefon çaldı..Arayan onlardı..Gidiyoruz sizi çok sevdik hoşçakalın demek için aramışlar..Ankara'ya yolumuz düşerse mutlaka görmek isteriz sizi sevgili Ilgım ve Mahir..Bu arada Ilgım şu demekmiş; Isının ya da ateşin görüntüyü bulanıklaşırması.Ne hoş di mi?
Şimdi sahilde insanların denizden dönmesini ve güneşin etkisini kaybetmesini bekliyorum..güneşsiz denize girmek daha güzel burda...ve insansız...Yabani miyim neyim??
Burdan bi kaç fotograf...