21 Ocak 2013 Pazartesi






Dün gece tesadüfen Festival kanalında bir film izledim..We need to talk about Kevin..
Film 2011 yapımı bir sürü bafta adaylığı var ve yine bir sürü festivalden ödülleri..Mesela Londra film festivalinden en iyi film ödülü ile dönmüş..
Film bir kitap uyarlaması..Lionel Shriver'ın nobel ödülü almış romanından uyarlanmış..Lynne Ramsey yönetmiş filmi..imdb puanı 7.5
Tilda Swinton filmde harikalar yaratıyor..Bunu yazmayı unuturum sonra çok kızarım kendime..Kadın olağanüstü bir performans sergilemiş..Nasıl uzak nasıl sorunlu nasıl aldatılmış ve haksızlığa uğramış..
Filmin ilk yarım saati epey hareketli..Hareketliden kastım film flashback'lerle ilerliyor sürekli özellikle ilk yarım saat kırk beş dakika.Kırmızının hakim olduğu ve bir kadının dönüşümünü izlediğin sahneler iç bunaltıcı..Ama film o kadar iyi ki "yeter daraldım ben" demiyorsun..Aksine içine çektikçe çekiyor film..Arada "ya ne olacaksa olsun " diyecek kıvama gelsen de Kevin'ın ne kadar kötü olabileceğini merak etmeden duramıyorsun.
Filmi izlerken evlat sahibi insanlar olarak "ya benim böyle kötü yürekle doğan bir çocuğum olsaydı" diye geçiriyor insan kafasından ister istemez..Hani anne olmanın kötü yürekli hatta çok daha doğrusu psikopat bir çocuğa karşı dayanma sınırı nedir? Anne olmak demek yapılan kötülükler karşısında nereye kadar korumanı gerektirir çocuğunu?Ya o kötülük planlanarak yapılan bir katliam olsa ve kendi canından kanından iki insanı da alıp götürse senden anne olmak evladını affedebilmene yeter mi? Onu görebilmek pahasına eskiden yaşadığın mahalleden ayrılmamak,insanların her türlü hakaretine hatta kaba kuvvete maruz kalmak..

Birden bire daldım filmin içine farkındayım ama çok etkiledi film beni..Açılış sahnesinde domates festivali'nde mutluluktan kendinden geçmiş bir kadın var..Eva o zamanlar özgür ve mutlu..Dünyada gezmediği yer kalmamış bir kadın..Öyle ki bir gün gezdiği yerlerin haritalarından kendine duvar kağıdı yapıyor ama artık Kevin var hayatında..Bebekken ağladığında saatlerce uğraşsa da susturamadığı,3 yaşında anne dedirtemediği,8 yaşında hala altını bezlediği ve sırf inat olsun diye suratına baka baka altına dolduran küçük bir psikopat onun oğlu..Ve eva o küçük psikopatın yıllar içinde büyük bir psikopata dönüşümünü izliyor..Elinden başka hiç bir şey gelmiyor çünkü..Fakat anne ile oğulun yaşadıkları öyle büyük bir tezat da oluşturuyor ki  aynı zamanda mesela  Kevin her kötülükten sonra annesine ima dolu bakışlar atıyor ve aslında birbirimize ne kadar benziyoruz demekten vazgeçmiyor..
Anneye olan düşkünlüğü ve annenin çocukta "sorun"olduğunu bile bile herhangi klinik bir önlem almaması ve en son sahnede çocuğuyla hala birbirlerine sarılma çabaları ilişki de sorunun aslında her iki tarafta olduğunu gösterir gibi idi..

Herkese tavsiye edebileceğim çok etkileyici bir film ama yüreği kaldırmayan izlemesin de diyorum..



Ayrıca filmde bu şarkıyı duymak ne şaşırtıcı di mi?


;;