29 Eylül 2010 Çarşamba

Ben bu şahaserden çok acaip bi öykü çıkartırım ama inan çok yorgunum...
Kafamda cümlerler dolanıyor...Şimdilik orda kalsınlar belki gün içinde yazmaya cesaret ederim..
Ama şu an sadece Serap Mutlu Akbulut'un iç oyan sesi ile bu Avni Anıl sözlerini dinleyin..
Şefkat dilenecekse böyle dilenmeli..Ömrümü veririm..


Dinleyiniz

Ne olur akşamları gelsen otursan yanı başıma
Dinlesen hiç bitmeyen maceramı
Ağladığımı yalnız sen görsen gözyaşlarıma sen
Dokunsan dudaklarınla üzülme desen
Her şey gecer desen sonra sevgiyle
Bakıp yüzüme yorgunsun hadi git yat desen ne olursun
Biraz unutsan kendini biraz sevsen

28 Eylül 2010 Salı


TUTSAK------YILDIZ TILBE & CEZA
Yükleyen secretboy_1987. - Video klipler, sanatçı röportajları, konserler ve çok daha fazlası.



Dün bir yorum yaptım dedim ki;

"nolur bana da öğretiniz! "Hiç bir şey" nasıl yapılmaz?? Ya da en doğrusu "hiç bir şey" nasıl yapılır? Bakınız benim kafam burda bile karışmakta...Hiç bir şey yapmamak = hiç bir şey düşünmemek midir? Peki düşünsek ve yapmasak da aynı rahata erer miyiz? Yoksa yer miyiz kendimizi?? Görüyor musunuz sanıyorum bu benim yapabileceğim bişi değil :(( Çok fena! "


Aslında yazarın amacı sadece deneme yazmakmış...Ben her zaman yaptığım gibi kendi içimde,okuduğuma derin anlamlar yükledim ve debelenip durdum...Bi de sonra yanlış ifade ettim kendimi..Yazar bana "pardon ya!" dedi..Bi utandım...Sanki böyle ukala ukala...! :(


Ama bu hep böyle oluyor..Kıymetlilerimden biri arada bi laf ediyor bana -hani bişi diyorlar çok tosuruktan bişi de olabilir-haydii düşün allah düşün...

napcam ben böyle??

yoruluyorum..Bazen düşünürken bi kendime geliyorum..Ellerim dudağım ile burnum arasında olmayan bıyığımı buruyorum..Iyy ne gıcık bi harekettir üstelik!

ama kaptırmışım işte anladın mıı?


Şarkıdaki deli Yıldız gibi işte..Bu arada bağlama solosu da o deliye ait..Ne acaip çalmış di mi?

Sözleri de Ceza ve Yıldız Tilbe sanırım beraber yazmışlar..Ben kayboluyorum her seferinde..

Ey gökyüzü

Aydınlık mısın, benim kadar?

Ve karanlık...

Hasret yakarmış
Kavuşmak varmış
Güneşten sıcak..
Sudan çıplak!
Sanırım hiçbir şey yok aramızda;
Aştan başka...

Vay hayat, ey hayat


Denizde vardı oltam
Bir balık tuttum zannettim, baktım hepsi rüyaymış, mekanım yanmış bir orman
Ve tek seçimse çaresizlik, buna inanma
Göz gördüğünden korkmaz, eski bensem bir çiçek olsam da solmam...
Anlatsın bilen kimse, hep çeken bilir demişler
Çekense susmuş, hep konuşmuş çekmeyen kim varsa
Anlatsın derdi çeken, hüzün kaplı yüzlerinde kırışmakta dertler
Bir de ellerinde kürek kazma..
Ve der ki şeytan yazma, ben olursam neyle anlatırım
Neyle anlarım ben anlatmazsam hangi sazla
Mürekkebim dilimde, kağıdım aynam,
Gönlü saydam olan anlar anca işte sayfam...
Her gün intihar eşikte ve umutlar beşikte
Bu dünya kapkaranlık, ışık başka yerde,
Herkes peşimde, herkes sandığım kadar iyi olsaydı keşke
En azından ay beklerdi üstümde yalnız gecede


Başka seveceksin, başka türlü, başka şekilde, başka biçimde
Güneşten sıcak, sudan çıplak
Martıların kanadı gibi, tutsak
Hiç kimsenin kalbi yok
Bu benim kendi alın yazım seveceğim
Hiç kimsenin şansı yok
Bu benim kendi alın yazım seveceksin başka yolu yok
Seveceksin başka yolu yok...
Naklen mutluluk istiyoruz, naklen huzur istiyoruz, naklen sevgi istiyoruz
Niye varız?

Aşktan başka???



.....Saray pencerinden İstanbul....ben çekerken hayal kurdum...

23 Eylül 2010 Perşembe



E sonbahar geldi ya ne zamanııı??


Uçurtma zamanıııı!!


Şirinella'yı Pazar günü uçurtma uçurmaya götürcez :)


Ne enteresan İstanbul Uçurtmacılar Derneği varmış?? Ve ne hoş!! Uçurtma Müzesi de varmış..


Şimdi önce evde rengarenk bir uçurtma yapılacak ve pazar günü uçurtma uçurulacakkk...


Akşam olsun Şirineyi kucaklayayım ve gözlerimi kocaman açıp ona süprizi söyleyeyim..


Helecan yaptım...


**Üzüm artık koltuklara çıkabiliyor...Geçen gün farketti ilk kez koltuğa yallah yepelek atladı..Ana! baktı üstünde!! alıklaştı tabi..Ben yaptım ben yaptım diye bağırıyordu içinden muhakkak!! Höt'ledim hemencecik yok koltukların üstünde öyle..



**Pisi tam bi amazon!! Savaşçı kedim benim..Yavşak olmayan kedilerin en yavşak olmayanı o!!

Ya bazen "gelmeyin lam üstüme yırtarım" diyo..Valla diyo anlıyorum ben onu..Bi yanda üzüm belası bi yanda Şirinella...Kuşatıldığında sırtındaki tüyleri dikleştiriyor o haline bayılıyorum..Yaşasın kendini ezdirmeyen dişi varlıklar!!



**Şirinella Üzüm havladığında bi tırsıyo annatamam:))) Direkman arazi :)) e ama dinsizin hakkından...



**Haftasonu cumartesi Nazım Hikmet kültür'de Şevval Sam'ın konseri var..Akşam 21 sanırım..Ben gidemicem ama siz gidin..Valla gösüm kalmaz başınıza bişi gelmez içiniz rahat olsunss (yine de ben pisi nin annesiyim nihahah)



**Rejime başladıms...Dün tartıldım höhh dedim ya noluyoruss?? Hayatımda hiç olmadığım bir kilodayım..:( kendimi nasıl desem?? Poh gibin hissediyorum...Her sabah kafam kadar ekmek arasını götürürsen dötü göbeği salarsın tabiii...Bilemiyorum...acım büyük..

Luna tez elden yardımın lazım babacım...



**Electric blue ne güzel...



**Kiremitçi geçen gün köşesinde bucağında vermiş benim yazımın bi kısmını..yorum da yapmış ama yok bu sefer ben bişi yazmicam..Şımarık şehirli erkek kısmısını sevmiyorums zorla mı??!!



**Sevgilim beni yine dalgalı Garipçe'ye götürür müsün? Hatta azcık daha soğuyunca..










**Evinizin duvarında atraksiyon yapcaksanız sakın ortanca rengi üzerine şekilsiz süngerle gri boya hayal etmeyin..poh gibi oldu..Bi de mozaik aldım sankim rum mozaik ustası mübarek ne anlarsın sen mozaik döşemekten!!! Neyse sonna düzeltti sevgilim..Kum beji üzerine capon ağacı figürlü sticker yaptık...Güzel oldu o zaman..Bi ara resmini çekersem gösteririm..


**Ya bi de kediler ne çok seviyorlar yastıkta yatmayı yafu!! Ben alıyorum ayak ucuma indiriyorum bi saniye sonna -ve ne kadar hızlılar- yastığın üzerine yerleşmiş yuvarlacık kara göslerle hır hır hır...Allam yarebbim...Ya o alışcak ya ben...Ben dimi?? Evet evet biliyorum..


**Bugün perşembe dimi daha?? Len ben Cuma zannediyorum ya!! Hastir..Bak şimdi keyfim kaçtı..Yazmıyom işte!!

22 Eylül 2010 Çarşamba


cranberries dinliyorum..
her an çekip gidebilirim..
taksimde ufak bi masa..güneş vuruyor tepemden ama yakmıyor..rüzgar esiyor sırtıma ama üşütmüyor..

buz gibi bira..ayık bırakmıyor ama sarhoş da etmiyor..
yüksek sesle animal instinct dinliyorum..
oturduğum koltukta bi bedenim var ruhumu burda sananlar çok yanılıyorlar..
kandırılan kim ki şimdi? Bedenim mi? Ruhum mu? Ben mi? Onlar mı? Sen mi??


sabah havaya aldandım..kovboylarımı giydim ayaklarıma..içine turuncu çoraplarım..

şimdi darlandım ya çıkarttım attım hepsini ayaklarımdan..Çıplak ayaklarımı da göstermiyorum kimseye..masanın altına sakladım..parmaklarımı oynatıp nanik yapıyorum gelen geçene..Onlar görmüyor..Kimi kandırıyorum?? Ayaklarımı mı? Onları mı?

Ya bırakın beni ben bi gideyim nolur....

17 Eylül 2010 Cuma

Kırık Aynalar

benden başka bana dost yok
hayatım yıkık şimdi
bir cana hasret baktığım
aynalar kırık şimdi
varsa nerede dostlar nerede
uzatayım elimi
gördüğüm aynalar gibi
gönlüm de kırık şimdi
nerede beni sevdiceğim
dost bilip de sevdiğim
gördüğüm aynalar gibi
gözlerim kırık şimdi
gülerken yanımda olan
ağlarken nerede şimdi
bir hayalmiş o da benim
baktığım aynalar gibi
kırdığım aynalar gibi

16 Eylül 2010 Perşembe

Önce linkteki yazıyı okursanız daha anlamlı gelecektir yazım..


http://www.hurriyet.com.tr/magazin/yazarlar/15783962.asp


Evet biz kadınlar karmaşık bir yapıyız.. Bunun aksini söyleyen taş olur! :)

Ve evet bazen biz kadınlar bile birbirimizi anlamakta zorluk çekiyoruz.. Ama emin olunuz anlamak için çaba sarfediyoruz.. Birbirimizi bile! Kafa yoruyoruz bunun için.. Kaldı ki erkekleri anlamaya çalışma çabamız emin olunuz sayın Kiremitçi bütün bu iş dünyasında varolma çabasından, sorumlu bir anne olma çabasından , evi temiz tutma! çabasından çok daha fazla vaktimizi almakta... Zira biz kadınlar sürekli "anlamaya çalışıyoruz" ve bence tüm "sen anlayabileceğin kadarını anla yeter'e" rağmen yapıyoruz bunu..

Hayatımda köşe bucak kaçtığım tek bir erkek tipi var aslında.. "Çocuk Erkek" Bir kadının başına gelebilecek en kötü ilişki şekli sanırım.. Biz zaten tanrı tarafından ödüllendirilmiş bir cinsiz ki bir varlık yaratabiliyoruz.. Bedeninden minik bir beden daha çıkarabilen bir mucize'yiz..Tam da bu sebepten evladımız dışında başka bir çocuk erkeği "yetiştirme" düşüncesi korkutucu geliyor bana!

"Şehirleşemeyen tarım toplumunda erkek olma halinin ne pis bir iş" olduğu konusunda sizinle elbette hemfikirim ve fakat bu olamamış toplumda kadın olmanın zorluklarını size nasıl anlatsam sayın Kiremitçi? İlk çağlardan bu yana avcı ve toplayıcı erkek rolünün yanında sürekli ona sunulanı kadarını alan dişi kişi zaten ilk baştan golü yemiş durumda değil de ne? Dışarda olması sırf bedenen farklılığı sebebiyle engellenmiş rolü sadece barınılan mekanda (mağara yada ev hala farketmiyor) beklemek olan kadın cinsi..

Günümüzde özgüven problemi yaşayan erkeklerin olduğu aşikar ama sizce bu hakketen neden kaynaklı?? Toplum yada "şehirleşemeyen tarım toplumu" olmamalı değil mi? Zira ilk çocukluk ve ilk gençlikten itibaren baskı gören , her şekilde hareket kabiliyeti sınırlandırılmış kız çocukları olan biz kadınlarız.. Erkek egemen toplumda özgüven eksikliği biz kadınlara dayatılan bir problem değil midir? Sırf erkek olduğunu için 6 yaşında bir çocuğun mastürbasyonu hoş görülürken (off neyse en azından bir problem yok oğlumda!!) aynı yaşta bir kız çocuğunun bu işi! yapması evde kıyametlerin kopmasına neden olabiliyor.. Bakınız bu kız çocuğu ilerde büyüyecek ve cinselliği "ayıp" olarak algılayarak yaşayacak..Gizli saklı... Şimdi hangi cinsin özgüven sorununa daha yakın olabileceğini biraz daha düşünmek gerekmez mi?

Takıldığım bir diğer nokta kadınlar ne yapıyor olabilirler ki erkeklerin büyümesine izin vermiyor olabilirler? Ben dahil bir çok kadın hayatının bir döneminde yada hala hem erkek hem kadın rolünü üstlenmiş durumda..Henüz bir oğlan çocuğuyken eline sofraya götürmek üzere bir tabak verilmemiş , kendi çorabını kirli sepetine atmasına izin verilmemiş erkeklerle çevrili dört bir yanımız.. O oğlan çocukları ilerde kadınlarından da annelik bekliyorlar elbette.. Ya da tıpkı bir oğlan çocuğunun saatlerce playstation oynaması gibi işten sonra televizyonun başına çöreklenip elmanın soyulmasını bekliyorlar.. Bir karikatür var ya hani Adem ile Havva..Havva elmayı uzatıyor Adem'e..Adem surat beş karış şöyle diyor ; Soy da ver,soyda ver!!

Diyorsunuz ki yazınızda ; arada takılırsa da çaktırmadan ittirmek!! Elbette sayın Kiremitçi..Hay hay :) Bu hala nedense bana ufak bir oğlan çocuğuna özgüven kazandırmak için verilen çabayı çağrıştırıyor.. Yahu o kadar çok düşünüyoruz ki kafa arada hararet yapıyor zaten biz kadınların.. Bi de tüm bu hengamede zaten olgunlaşmamış yada olgunlaşma süreci devam eden -mesela-30 yaşındaki koskocaman bir adama olgunlaşması için gerekli tüm konforu biz mi sağlamaya çalışacağız?? İyi de neden??

Benim de kendi içimde yaşadığım ego ile ilgili ya da başka bi sürü bişeyle ilgili (çok açık vermek istemiyorum ne gerek var) problem addettiğim şeyler var.. Ama bu problemler benim ve bunları sadece ben çözebilirim..Neden bi erkekten bu konuda bir destek bekleyeyim?

Kadın ve erkeğin birbirlerine ihtiyaçları var elbet.. Bu cümleyi henüz yakın bir zamanda "Ben hayatımı devam ettirmek için bir erkeğe ihtiyaç duymuyorum ,elbette ayaklarımın üzerinde durabilirim" diyen bir kadın kuruyor... Ve fakat aynı kadın geçenlerde benden çok şey yaşamış ,sözlerini dikkatle dinlediğim başka bir kadından "Kızım herşeyi de bu kadar kuvvetle karşılamana gerek yok" sözünü duyduğundan beri daha bir ılımlı bakıyor kadın-erkek ilişkisine..

İnsanoğlu kendi içinde barındırdığı problemlerini (özgüven-ego-kontrol tutkusu vs.) bildiği sürece -ki bi sürü insan henüz bunları yaşadığının farkında bile değil ve neden insanlar beni anlamıyor'a takılıp kalmış durumda- kendi çözümlemek durumunda bence..Zira çözümü başkasında aradığında aslında kendini kandırmaktan başka bişey yapmıyorsundur!!

13 Eylül 2010 Pazartesi

Bu arada az önceki yazıya cumartesi günkü Garipçe resimleri olurmuş..


















Sabah...


uzun tatil sonrası ilk iş günü..


pazartesi....


iç sıkıntısı...


kapalı hava...


ayın ortası...


armudun sapı incirin çöpü...


anksiyete...


telefon tamircisi (telefonum bozuldu)


tırnak izi...


yanık yarası ...


iç burkan insan sesi (neşet ertaş)


tutulmamış söz...


kışa hazırlık...


uykusuz gecenin sabahı...


şiş karın (yada göbek!)


nine kokusu hasreti...


vicdan sesi...


reflü...


bebek tadı...


mide bulantısı...


yapamama hali...


küfür yeme...


dalgalı deniz...


yakada su damlası...


tişörtte diş macunu izi...


ıslak çorap...


paranın geldiği gibi gitmesi hatta gelmeden gitmesi hatta hiç gelmemesi...


yalan dolan...


hazırlıksız acı biber...


tuzsuz salata...


gülsüz bülbül...


hastane kokusu...


anahtarsız kapı...


şifreli mesaj...


ağrılı diş...


kelebek etkisi...


doğum sancısı...


deli damgası...


kaygı bozukluğu...


antidepresan...


heyet raporu...


yıldızlı gökyüzü sonrası istanbul zehri...


kedinin canına okuyan köpek...


köpeğin canına okuyan kedi...


hepsinin canına okuyan çocuk...


çamaşır suyu kokusu...


bitirilemeyen kitap...


ya sabır....

6 Eylül 2010 Pazartesi



aklım uçtu gitti pencereden...
sen misin bu saatte cranberries dinleyen...
tanıdığım ikinci Dolores..İlki disney karakteri bi fildi..Ben fil olmayanı daha çok sefiyorum..Yanık sesli Dolores..






hadi siz de uçun!!!! bayramda pis içcem...!!! ve ne güzel bir bitiştir bu!






İran'da bir kadın..Recm (taşlayarak öldürme) cezası alıyor..


bu korkunçluğa engel olabilme ihtimali bile bence imza vermek için yeterli!


Sakine Aştiyani, The Times gazetesinde çıkan ve sonrasında bir yanlışlık olduğu anlaşılan başörtüsüz fotografı yüzünden 99 kırbaç cezası almış...Fakat eğer bişeyler yapılmazsa Sakine daha bilmediğimiz birçokları gibi taşlanarak öldürülecek..

Aklım böyle bir vahşeti almıyor benim!!

İslamiyetin öldür dediğini hiç zannetmiyorum!

Çok üzülmek yetersiz kalıyor km'lerce uzaktaki hemcinsim için..acısını ne kadar içimde hissedersem hissedeyim taş darbelerini hissedecek olan o!

3 Eylül 2010 Cuma

efkar...

Şimdi hani arabesk şarkıları aklı başında şarkıcılar yorumluyor biz de severek dinliyoruz ya..

-Yani sevenler işte..Sevmeyenlere bişi demiyorum..- Ben ezelden severim arabeski..Ama öyle ferhat güzel felan diill (begümm begüm uuuuu :))) bayağı felsefik arabesk olcek...

Misal Müslüm babayı tek geçerim...İstedim ki bi konserinde bağır çağır izleyeyim babayı bugüne kadar olmadı..Anca işte alpüm felan boyutunda kaldı hayranlığım babaya...





Orhan Gencebay..Çok sesli müziğin kralı...Ağır felsefe yapar orhan baba da..O da der zaten ben arabesk yapmıyorum ben serbest çalışma yapıyorum diye..Doğrudur.."Hatasız kul olmaz hatamla sev beni! " O kadar!!





Ben seviyorum aklı başında insanların arabesk söylemelerini ya..Mesela Duman düet yapıyor babayla..Ben bayılıyorum böyle şeylere..
Şevval Sam'ı çok severim bilen bilir..Son albümü Has Arabesk..Hemen edindim..Şevval çok muhterem kişi pek güzel pek etkileyici söylüyor bence...Böyle yıkmadan dökmeden-bağırtısız gürültüsüz..İnsan gibi söylemiş işte...


Bugüne yakışır arabesk listem...Umo pırodakşın iftiharla sunar;





10.Numero ; Ceza feat Müslüm baba-İtirazım var
İtirazım var



9.numero ; yine bir Müslüm baba klasiği Ne yazar...
Bu şarkıyı bi ara 15 gün aralıksız dinlemiştim..sonra hayatımın bi dönemini yerleri alkolden küf tutmuş be barda geçirdim :)) şaka len şaka..! Ama ağır şarkı tikkat!




08.numero ; Esengül..Yalnız içmeyi sevmeyenler için geliyor...Abi zorla-morla içcen diyo..niye? Çılgınca seviyorum abiii....
taht kurmuşsun kalbime



07.numero ; İbo..Sevmem kendisini..Kadın düşmanı pis herif..ama acaip bi ses..çok acaip..Şarkı desen ; yakarım ollum bu gezegeni yakkarımmm!!
Yalnızım dostlarım



06.Numero ; Müslüm baba söylemiş yine..İlk Neredesin Firuze'de dinlemiştim..Zaten Bülent Ortaçgil benim için çok möhüm insandır..Baba söyleyince çarpıyor!!
Sensiz olmaz








05 numero ; Dil'i ile dağları devirenler için gelsin :) Luna bu sana:))
Dil yarası





04 numero ; ah be güzel kardeşim!! İçki nedir bilmezdim , şimdi bir ayyaş oldum...
ben her gece sarhoşum





03 numero ; İşte..Bu bir felsefe..İşte bu bir bakış açısı..Bu bu bu..Herkesin harcı değil bu..
Hatasız kul olmaz




02 numero; Işın Karaca mı Şevval mi desen Şevval elbet! Tartışma götürmez..Şevval insandır bizdendir..Ammaa bu eseri abla güsel okumuş..(okumuş derler bilmen mi?) Şarkının ismi size anlatsın...
ne duamsın ne de bedduam





01.Numerom; tek geçerim....Allem yerebbim...Ruhumu teslim etcem şinci ...Orhan babanın ölümsüz eseri benim ölümüm ölcek...
Benim Dünyam












Liste dışı ama şu şarkıda özeldir benim için;



güller soldu bülbüller sustu



Efkar yapan umo..Töbe töbe..Rakı mı koktu???

tuhaf bi gün..Tuhaf hissediyorum..Sabah evden çıkamıyordum nerdeyse..Servisin gelmesine 7 dakka kalmış ben balkonda sigara tüttürüyordum..Sandalyede oturuyorum oğlum 7 dakka sonra servis gelcek benim evden servise ulaşma mesafem 7 dekka...biliyorum ama söndüremiyorum sigarayı?? Kaldım öyle kakalak gibi..Şimdi de öyle...Bi tablo hazırlayıp göndercem ekrana bakıyorum uzun uzun..Sabitlemişim gözleri! Gören olsa a-ha delirdi kadın diyecek..


pasiflora diye bi şarkı vardı di mi?


Ama ben bugün doğal haplanmış gibiyim..Böyle bi duruyorum.. :)


Uykum var ama gözlerimi kapatınca acıyor...
Kafam dolu ama düşününce batıyor...
Haftanın son günü ama acele edince kaçıyor...



Bütün kızlar dağıldık bi yere..Aaa ben size son gelişmeleri anlatmadım deme? Biz artık evde 4 kızız!

I.Üzüm'üm iki gözümün bahçeli bi evi var artık...Çok güzel bakılıyor...Günde 2 lt süt içiyormuş hergün tavuklar yiyormuş..Kuru mamanın yüzüne bakmıyor diyor yeni sahibi...Biz yapamadık maalesef..Tuvalet alışkanlığı için çok büyümüştü ve kulakları duymadığı için komutta alamıyordu..Ama şimdi kocaman bahçede...eneee sıç-bok :))


Yakında ziyaretede gideceğiz Onu Biberli, ben , şirinella...Özledik çok..


Başka bir evde artık ama istediğimiz zaman görebilecek kadar da yakın bize..Geçen gün yeni sahibi ile konuşurken Üzüm'ün kulağına dayadı telefonu ben telefonun ucundan annecim mutlu musun?Seni çok seviyoruz diye fısıldadım..Kuyruğunu sallayabildiği kadar çok sallamış..Ben Ali abi'nin yalancısıyım :)


Üzüm'den sonra hem çok yorulmuş hem de manevi olarak kendimi kötü hissediyordum..İyi ve mutluydu biliyorum bahçede tasma bile takılmadan geziniyordu..Ama işte ben vicdanımla sürekli muhabbet halindeydim..Sonra karşımıza pc çıktı..Biberli'nin oturdukları sitede bulduğu ve ilk bulduğunda vücudunun tamamı mantarla kaplı kediye benzer bişi :)) ..Biberli onu tamamen iyileşene kadar çok güvendiği Bertuğ'a emanet etti.. Hatta ben tatile giderken Üzüm'ü Bertuğ'a bırakmıştım ve pc yi o zaman görmüştüm..Tüyü olmayan kedi!..Biberli ve Bertuğ meğer benim kedimi iyileştiriyorlarmış..Bi süre geçici olarak sıcacık bi evde kaldı pc..Sonna benim kedim olmaya karar verdi...Şimdi beraberiz..Evde salına salına geziniyor..İyi ki bizimlesin Pc..Seni çok seviyoruz...



Sonra...sonrası...işte bu zincirin son halkası ;









çok acaip di mi?

*********

ay daraldım ben..hadin eyvallah...

1 Eylül 2010 Çarşamba

bazen bazı şarkılar çıkıyor karşıma..O'na aşık olıyorum...Bir gün bazen bi hafta sürekli aynı şarkıyı dinliyorum..

Amy'de oluyor bu çoğunlukla..Ya da en son Gezgin'de oldu işte..Var yani..

Şey vardı the blower's daughter..onu da günlerce gecelerce...

Şimdi de (luna :) Me and my melody

Çarpıyor adamı..Dağıtıyor..Üf diyemiyorsun..

Oh lord
Ey tanrı(m)
Its pulling me down
Beni bitiriyor
Oh darling
Ey sevgili
How weak this crown
Bu taç ne de zayıf
Do you fail

Başaramıyorsun
To understand
Anlamayı
What is heartily now
Neyin içten olduğunu
What's in your hands
Neyin avuçlarında olduğunu
Oh creature

Ey yaratık
Oh love
Ey aşk
Strained now
Şimdi yorgun
Til we get enough
yeterince olana dek
I aint afraid no more
Artık korkmuyorum
As they batter down the door
Onlar kapıyı döverlerken
Who you are and what you say
Benliğin ve söylediklerinle
You've built it up some other way
Sen başkaydın
Isnt that crime these tears divine
Bu kutsal gözyaşları günah değil mi
Love you tear me up sometimes and
Seni sevmek, kendimi parçalamak bazen ve
Oh darling

Ey sevgili
You and me
Sen ve ben
Stuck on time as we see
Zamana hapsolmuşuz anlaşılan
The outside world fade away
Dış dünya kayboluyor
Til the dark
karanlığın içinde
The dark of the day
Günün karanlığında
Who you are and what you say

Benliğin ve söylediklerin
Does it mean now anyway
Her halükarda şu demek
Throw off your crown, tread me down
Tacını at, beni (ayaklarının altında) çiğne
Oh baby stop all feelings now
Bebeğim, bütün hisleri durdur
Oh were worlds apart

Biz ayrı dünyalarız
Helpless as we are
Çaresiz
You and i
Sen ve ben
Walk on by
Yürüyüp gidiyoruz
Our little love will die
Küçük aşkımız ölecek
Still walking the bridge to god

Tanrının köprüsünde sessizce yürüyorum
Thinking things that I can not

Düşünemeyeceğim şeyleri düşünerek
Relate this to what you say
Bunu senin sözlerine bağlıyorum
Bricks are falling down this day,
Bugün tuğlalar devriliyor
Oh darling

Ey sevgili
The weeks to come
Gelecek haftalar
Aint nothing but the sound of your drum
Senin davulunun sesinden başka birşey değil
You can stay or walk away
Kalabilir ya da gidebilirsin
As i, I long to say
Benim gibi, nicedir söylüyorum
Who you are and what you say

Benliğin ve söylediklerin
Babe weve lost now anyway
Bebek, yine de kaybolduk
Isnt that a crime these tears divine
Bu kutsal gözyaşları günah değil mi
A river round your waist sometimes,
Bazen belini saran bir nehir
And stuck in tears as weve gone too far

Ve gözyaşlarına boğulmuşuz çok açılarak
Babe youve built a wall
Bebek, sen bir duvar örmüşsün
That's hard getting through
Onu aşmak zor
Getting through to you
Aşıp da sana ulaşmak
Who you are and what you say

Benliğin ve söylediklerin
Held down anyway
Yine de yerde kaldılar
Oh darling fear brought us here
Ey sevgili, bizi buraya korku getirdi
Oh oh, hold hands she don't want me tied
Ellerimi tut, o benim bağlanmamı istemiyor
Her hands still stuck in mine
Elleri hala benimkilerde hapis
Baby I long to see,
oh ohBebeğim, nicedir görüyorum
Hey you, my tears wont mend
Hey sen, gözyaşlarım iyileştirmeyecek
Until the end
Sonuna kadar

Işıktan hızlı çeviri için Uğraş..Adamım züpersin..

Havada güzel oldu...Azcık soğuk ama olsun..Yağmur felan yağıyor..Ev hayalleri kurmak için her bişi taam...

Yağmurlu gün , iç burkan şarkılar , izlenmesi gereken sonu süprizli filmler...

Sıcacık sarmalanacak bi insan...

Mutsuz olunacak o kadar çok şey var ki...Ve ben o kadar direniyorum ki mutsuzluğa...Dermansız hisssettiğimde bişi kıpırdanıyor,geçiyor sonra...

Çocukluk işte.. :)

Bi de bırakmamak lazım...Harcayın gitsin!!

bende tüken

Bu şarkının da benim için anlamı büyük..sevgilimin aklına eski zamanlarda ki uzun yolculuklar geliyor benim aklıma da sevgilim...


;;