22 Haziran 2010 Salı

bu gece...Uyumak bazılarına iyi geliyorken ben kendimin o ölüm ve yaşam arasında gel-git ler yaşadığım saatlerden kaçınıyorum kafamdaki tilkilerle..Tilkiler de benden..

Minik sevgilimin uykusunda gördüğü ruyalardan korkarak uyandığı ve güvendiği beni yanına çağırdığı anlar hariç ayakta ve ayık olmaktan hoşlanıyorum..

belki de bu "ayık olma hali" koruyor beni..

Unutuyorum çünki...

Bu gece uzunn zamandan sonra ağladım...Büyük itiraf di mi? Geçerli sebeplerim var ya da yok..Ne farkeder? Hayatı düşünüyorum ayıkken..Uyumazken..Aymaz zamanlarım dışındayken..

Hayatı ve yaşananları düşünüyorum..

Yaşanılan her acı hakketen kazanç mıdır? O'nu düşünüyorum..Alıp veremediklerimizi..Almadan verdiklerimizi ve ödünç alıp iç ettiklerimizi..

Hangisi daha hayvani??

İnsan olmak ne demek? Sevmek mi hatırlatıyor insan olduğunuzu? Aşık olmak mı? Bebeği doyurmak mı? Can savaşı mı? Hangisi? Herkese göre değişen gerçek yok mu insaniyette?

İnanmak...İnanç...İnanmak istemek? Sen hangisini seçerdin? Hangisini seçmek zorunda bırakıldın?? Seçim yapmak hayatımızın vazgeçilmezi olmak zorunda mı?

Çok mu soru soruyorum gecenin bu saatinde? Normal olmadığımın bir kanıtı mı??

Sigaranın zehirlediğini bile bile her can sıkıntısında ona sarılmak bir çelişki değil mi? Ve bu çelişkiler hayatımızın bütünü değilse ne??

İnanmak...İnanmak...İnanmayı seçiyorum dersem kaçınız bana "bunu da kaybettik dersiniz?? Hayatım ise o inandığım kaçınız beni korursunuz?

Sık nefes alış-verişler bir yalanın ya da kendini iknanın işareti midir?

Bu saate bu kadar soru adamı rezil mi eder vezir mi??


;;