14 Kasım 2012 Çarşamba

Biliyorum her yeni şey keşfettiğimde aynısını yapıyorum; "hayatım bundan sonra daha farklı olmalı.."

Bittabi hayatım değişmiyor ben de..bir müzisyen keşfettim diye.. farklılaşmıyorum gerçekçi olalım..

Ama ama ama bu keşifler bu gözlerin gafletten bir an olsun uyanmaları ,bana günün sıradanlığında okkadar iyi geliyor ki okkadar olur! Her gün güzel olmayabilir ama her gün güzel olan bişi mutlaka olur gibi..

Bugünün güzeli Evgeny Grinko!!!!!



Az önce izlediğim Kim Ki-duk filmini de geçti bu..Filmden bahsetmezsem ayıp olur yuuhh olur bana..Yönetmenini okumasam filmin künyesinde bilirdim yine o olduğunu..Öyle sakin öyle hırçın öyle sıradan öyle göz alıcı ki..Sessiz sessiz etkiliyor, sessizliğin gizemine kapılıyorsun..izlediğim ilk filminde olduğu gibi yine aylarca konuşmama isteği uyandırdı bende..Yaşlı bir adam..7 yaşından beri denizin tam ortasında dünyadan izole bir teknede yaşayan bir kız..şimdi 16 yaşında..Yaşlı adamın hayattaki tek bağı..17 yaşına gelince evleneceği tensel haz kaynağı..Kızın çocukluktan kadınlığa geçişinde rol oynayan genç bir erkek..




Kızın masumiyeti ışıl ışıl, gözlerini kamaştırıyor,diyorsun ki ; sanırım insan değil, o kadar temiz..Sonra bakıyorsun ki iki tahtanın tekneden uzatılmasıyla oluşturulmuş yerde çişini yapıyor ne kadar insani bir ihtiyaç değil mi? Yaşlı adamın yaydan yapmış olduğu müzik aleti dışında duyduğu ilk müzik tekneye balık tutmak için ailesiyle gelen genç çocuğun mp3 ünden duyduğu sesler..Ona sahip olmak ya da kırmızı rugan bir ayakkabıya onu nesnel dünyaya bir adım yaklaştırıyor..MU sahiden??? Genç çocuğa duyduğu garip hisler mi onu gözünü açıp gördüğü yaşlı adamdan uzaklaştıran? Yoksa kadın olmak demek bir sınırı aşıp kendiliğinden hatta hiç farkına varmadan oluşan ince çizgimi? Nasıl yaşamıştık biz nasıl geçmiştik o sınırdan? İlk kimde hissettik kadın olduğumuzu?

Yaşlı adam- çocuk kız- genç çocuk..Hangisinden yana bakıyorsun? Taraf seçmek zorunda hissediyorum kendimi? Neden?
******  
Ve Evgeny Grinko..Ağzında sigarası,kapişonlu montuyla  piyano çalan kirli sakallı rus müzisyen..Onun hakkında henüz çok fazla şey bilmiyorum ama sanki sterilliği adım atmamıza engel olan salon müziğini bakın ben bunu böyle yapıyorum diyerek sunmuş..Ve ne olağanüstüüüüü..

Gözümü kapatıyorum ahşap bir yataktayım şiltesi yatmaktan eprimiş..Pencere sonuna kadar açık ve esinti aslında çıplak ayaklarımı üşütüyor enikonu..Olsun içimden kıpırdamak gelmiyor..Nerdeyse kendimi ölü sanacak kadar hareketsizim.Düşünmüyorum sadece çalan müzik..İçime işleyen beni yok edecek sandığım ağır bir hüzün duyduğum..Garip ki mutsuz etmiyor beni..

Sürekli sürekli sürekli çalıyor..Yataktan kalkamıyorum...



;;