18 Şubat 2010 Perşembe

Önceki ruh halinden sıyrılmış sayılmam...Ama gerçek hayata da dönmek lazım değil mi?


Acaip bi site var.Çok eğlenceli hediyelikler satılıyor..
Veya kendiniz için dimi ama?
Bi de hani bana belki sürpriz yapmak istersiniz...kiki :)
Ya da iyi taam napiyim sefgilinize alın..Bu kıyağımı da unutmayın..

Bilenler vardır..Luna bilir misal..Bi ara göndermişti sanırım dimi kıslar??


BULDUMBULDUM


ben bi kaç tanesini çok sevimli buldum..


İşte beklenen an geldi! Bu barbekü kılıcıyla artık sosislere savaş açabilirsiniz. Bundan sonra tüm mangal partilerinin kahramanı siz olacaksınız! Hem de özel maskeniz ile gerçek kahramanlar gibi kimliğinizi de kimseye belli etmeyeceksiniz! Tüm sosisler artık sizden korkacak!





İnsanlığı suyun üzerinde yürüme hayaline biraz daha yakınlaştıran bu icat, sizin zıplama hareketinizle suyun ittirme gücünü kullanarak ilerlemenizi sağlıyor. Suda yüzmeyin. Suya dalmayın. Suyun üstünde pedal çevirerek gitmeyin. Suyun üstünde ZIPLAYIN. Sadece zıplayın. * Cihaz ile yapılan dünya hız rekoru 27 mildir.






Normal bir insanın hayatında 4200 saatini tuvalette oturarak geçirdiğini düşünürsek son derece faydalı bir buluş... Gerçek sudoku bağımlılıarı için mükemmel bir hediye!







Siz onu yakalayıp susturana kadar o durmayacak!Bu alarm saat malesef sus değince susan çal diyince çalan o bildiğiniz masum saatlerden değil. Bu deli canavar saat alarm saati geldiğinde sizin onu koyduğunuz masadan ya da komidinin üstünden kendini atarak deli gibi koşmaya başlıyor ve kendini sizden saklayacak bir yer arıyor. Siz de o güzel uykunuzdan kalkıp onu yakalayana kadar susmuyor!








Hepimiz güzel prensesin çirkin kurbağayı öpmesiyle kurbağanın prense dönüştüğü o güzel masalı biliriz. Size bu masalı gerçeğe dönüştürme şansınızın olduğunu söylesek? Evet doğru, fanusun içindeki bu sihirli kurbağayı ıslatınca kurbağa yakışıklı bir prense dönüşecek.


Bugün hafifim bi..

Dünki depresif halim kalmadı..Yerini tatlı bir kabullenişe bıraktı..Neyi kabullendiğimi bilemiyorum ama halimden memnunun şimdilik..
Tatlı,hafif ve ılık bir rüzgar var şimdi saçlarımı uçuşturan...

Yanaklarımı usul usul okşar durur..

Burnuma küçük kıyı kasabalarında birdenbire karşımıza çıkan hanımelilerin bayıltıcı kokuları geliyor...Bugün ki ödülüm bu diyorum kendime..

Çok katlı ve oksijen yoksunu plazalarda can çekişen ben bu ödülü dibine kadar yaşıyorum an itibariyle..

Kulağımda ney çalıyor...Habire Hz.Mevlana'nın ettiği kelamları okuyorum..Burnumda hala hanimeli kokusu...Hanımelinin balını emerken hayal ediyorum kendimi..Ayaklarım çıplak kırmızı oje bile sürmemişim,ellerim bisikletimin selesinde..Dünden kalma topraklar tırnaklarımın içine girmiş.Ne gam!!

Uzun etekle bisiklete binmeyeceğim bir daha diye okkalı bi küfür savuruyorum..Sonra komik geliyor kendime küfretmek, gülümsüyorum..

Yolun karşısında hasır tabure de oturan Salih bey amca "bu kız yine güler durur kendi kendine şimdi ne geldi acaba aklına" diye geçiriyor ak kafasından..

Herkesin kafa "ak" buralarda..Kötülük geçmiyor aklından hiç kimsenin..Haftalık 35 kişilik sıkıcı toplantılar yok,şirket karı yok,kişisel hedeflerini tutturma telaşı hiç yok!

Ayşe teyzenin akşama yemek yetiştirme telaşı,bisiklet tamircisi Hasan ustanın ufaklıklara bisiklet tamir etme telaşı var..

Benim yaşama telaşım bile kaybolmuş..Yaşıyorum yeri geldiğince..Gelmezse duruyorum..Sahiden duruyorum ama..Bahçem var bi sürü yeşillik-ot yetiştiriyorum bahçemde...

En güzel hanımelleri benim bahçemde..En çok mis kokan bahçe benim bahçem..Tek hırsım yetiştirdiklerim..Onlar da üzmüyor beni..Birbirleriyle yarış edercesine uzuyorlar göğe..

Saçlarımı kendim kesmeyi öğreniyorum..Yüzüm güneşten kızarmış hafif çillenmişim bile..

Burnum şeftali rengi..Boya deyince aklıma gelen şey artık taş evin dökülen sıvaları..

Ayaklarım çıplak hala..Upuzun beyaz şalvarımla kendimi hiç olmadığım kadar "güzel" hissediyorum..Hissetmesem ne gam!!

Bahçedeki salkım söğütlerin altında tahta sedire akşamüstleri hafif soğutulmuş şarabımı alıp kuruluyorum..Ne kitap var elimde ne toprak..Duruyorum yine ben..Beklemeden duruyorum..

Hayat bana geliyor burda..Ben duruyorum..

Işıl ışıl gözlerle duruyorum..

Şeffaf olmuşum beni gören içimi de görüyor..Pürüpak duruyorum..

Hafiflemişim ayaklarım yerden kesilmiş..Asılı duruyorum..

Kendimi böyle görüyorum..An itibariyle..

Dua etmediğim tek gün yok...Orda olmak için yaşıyorum..




18 Şubat 2010
İstanbul
14.56



;;