18 Eylül 2012 Salı


Evet haberleri izlemekten kaçınıyorum,biliyorum bu hayatımdaki bir sorundan kaçmak,hasıraltı etmek gibi ama akşam evde bulunacağım huzurlu bir kaç saati haberleri izleyerek huzursuz hale getirmek istemiyorum..Fakat bu sefer de kendimi bu ülkenin sahibi insanlardan biri olarak vicdanen rahatsız ve huzursuz hissetmekten alamıyorum..80-90 kuşağının apolitik, tek tutkuları cep telefonlarının markası olan gençlerinden ne farkım kalıyor diye düşünüyorum..Haksızca ve düşmanca her gün toprağa verilen insanları izlemekten başka hiçbir şey yapamamak çok acizce..

Ve fakat zaten başbakanımız -kendisi o kadar milleti düşünen bir lider ki-benim bu çok da dürüstçe olmayan kaçışımı düşünmüş olacak , her bir olaydan ,o olayın yarattığı sonuçlardan halkın haberdar edilmesi konusunda net kararlar almış..Geçen gün Tüsiad başkanı Boyner'in "Uludere'de Afyon'da ne oldu,bunu öğrenmek hakkımız" başlıklı konuşmasından sonra Başbakan bir açıklama yapmış ve buyurmuş ki;"Her şeyin öğrenilmesi gerekenleri,azami ölçüde sinyalini vermesi gereken merci neresidir?Hükümet,yargı,Genelkurmay'dır."Yani bu üçü bir araya gelecek ve ne öğrenip ne öğrenmeyeceğimize karar verecekler..!!

Olan olayları ya da sonuçlarını biz öğrenebilir de,öğrenmeyebiliriz de..Benim bu ülkede olan biteni,neden olduğunu,sonucunda ne gibi önlemler alındığını,ülkemin ne hallerde olduğunu öğrenmem bu üç karar verici mercinin inisiyatifinde..

Bu ülkenin genelkurmayı da hükümeti de yargısı da bu ülkenin vatandaşını zerre kadar düşünmüyor.Daha iyisi nasıl olur, daha doğrusu nedir diye düşünmüyorlar..İnsanlar ölüyor bu insanlar bizim insanlarımız diye düşünmüyor..Ben bu üçüne de güvenmiyorum..Benim hakkımı kim koruyacak?Ben kimin himayesinde bu bayrak altında yaşıyorum? "Dışarıdaki düşmandan" mı koruyayım kendimi "içerideki düşmandan mı"

Çünkü benim huzurumu ve güvenliğimi sağlayacak polis teşkilatı nasıl daha kötüleşirim nasıl daha zarar verebilirim diye kafa yoruyor..Biliyorum bu geçmişte de böyleydi şimdi de böyle ama normal olan biraz da olsa yol almamız değil miydi? Barış için türküler söyleyen grubun solistinin kulak zarı patlatılıyor,keman çalan kolu kırıyorlar acımasızca..Henüz 21 yaşında ve aslında ressam olmak isterken askere giden delikanlı özgürlükçü ve barış sağlamak için "savaşan" örgüt tarafından katlediliyor..Ben neden taraf seçip birine üzülmek zorunda bırakılıyorum! !

Güvenmiyorum bu ülkeyi yönetenlere..Yargıya da güvenmiyorum..Orduya da..Hükümete de..Özgürlüğünü aramak adı altında dağda gencecik insanları gözünü kırpmadan "halkların kardeşliği için,barış ve bağımsızlığı"için adam öldürene de güvenmiyorum..Beni kim koruyacak??? Ve neden ben kendimi korunmaya muhtaç hissediyorum topraklarımda??


2 yorum:

Adsız dedi ki...



biliyormusun bugün ki senden daha sonra-benzer şeyler düşündüm ve yazdım.medyada yeralan haberler ve yorumcuları artıkhayatımda istemiyorum.artık çözüm üreten bir ülkede yaşamak istiyorum.haberler,haberciler,siyasiler ve yorumcular iyi insan ve vatansever olmaktan çıkmışlar doğrusu ya insanlıktan çıkmışlar...ben ne yapabilirim,ne yapabilirim!!!!!!!ne yapmalıyım.

Umudum dedi ki...

inan yapacak o kadar çok şey var ki ve bunu isteyen o kadar çok "iyi"insan var ki..ama işte..olmuyor olamıyor..! Bence resmen ele geçirildik..ülkemiz,biz..tek derdimiz para kazanmak o parayla yaşamaya çalışmak ve en kötüsü yeteri kadar değil hep daha fazlasını istemek..bizim aciziyetimizde burda sanırım..halbuki ülke elden gitti gidiyor..çok yazık!bana bize,hepimize..