14 Aralık 2010 Salı
Uploaded with ImageShack.us
Elizabeth Gilbert'in devam kitabını okuyorum..Dün gece okuduğum sayfalardan dikkatimi çeken bir bölümü yazmak istedim..Bakın okuyun ikili ilişkiler de sıklıkla yaşanılan bir konudan bahsediyor..Bilmediğimiz şeyler değil ama yine de bi kez daha....
...Ama yine de tehlikeyi en aza indirme şansımız yok mu? Sinir hastası olmadan bunu yapabilmenin yolları var mı? Emin olmamakla birlikte yapabileceğim şeylerin bir listesini çıkarıyor ve işe yarayıp yaramayacağını bilmeden Felipe'nin önüne döküyorum..Artık benimle olmanın artılarını ve eksilerini biliyor olması içimi rahatlatıyor,çünkü gecenin bir yarısında Mekong Nehri'nin kenarındaki banklardan birinin üzerinde oturmuşken,kendimce hazırladığım ve en kötü huylarımı beş maddede topladığım listeyi ona uzatıyorum..(isterseniz buna evlilik öncesi hazırlanmış uyarı listesi de diyebiliriz)İşte aşağıda belirttiğim gibi beni çileden çıkartan durumlar şunlardır;
1-Kendi fikirlerime çok önem veririm ve bir insanın mutlu olması için ne şekilde yaşaması gerektiğini bildiğimden,bu konuda herhangi bir taviz vermem.
2-Marie Antoinette'in yüzünü kızartacak denli bir miktar ilgiye ihtiyacım vardır.
3-İçimdeki enerjiden daha fazla coşkuluyum.Bu coşku içersinde,fiziksel ya da ruhsal olarak kaldırabileceğimden daha fazla çaba gösteririm ; bu da benim dramatik bir yorgunluk yaşamama neden olur.Böyle zamanlarda beni toparlamak için çok uğraşman gerekecek..Ne yazık ki durum böyle.Şimdiden özür dilerim..
4-Gururumun incinmesine asla izin vermem , bir noktaya kadar eleştiriye açığım ama söz konusu çatışma olduğunda savaşmak yerine bir korkak gibi kaçarım.Bütün bunlar bazen beni büyük bir yalancı yapıyor.
5-En kötü huyum da ,birini gözden çıkarttığımda ya da biri affedilmeyecek bir şey yaptığında onu hayatımdan sonsuza kadar silmem ve ikinci bir şans hakettiğini asla düşünmemem..
Çok hoş bir liste olmadığını ben de biliyorum.Tüm çıplaklığımı gözler önüne seriyorum ki bunu bugüne kadar hiç kimse için yapmamıştım.Fakat listeyi Felipe'ye uzattığımda sessizlik içinde okuduktan sonra beni yargılamak yerine gülümsemiş ve "Hakkında bilmediğim bir şeyleri listeye eklemek ister misin?" demişti..
"Hala beni seviyor musun?"
"Hala"diye onayladı.
"Nasıl?"
Çünkü bu çok önemli bir soru değil miydi? Bir kez ilişkinin cicim ayları geçip,kişiler eşlerinin gerçek karakterleriyle baş başa kaldığında işler değişir.İşte o zaman aşkın devamlılığını sağlamak ya da gerektiği zamanlarda affedici olmanın ne kadar büyük önem taşıdığını anlamak mümkün olur.
Felipe düşünmekle meşgul olduğundan birkaç dakika boyunca suskun kaldıktan sonra "Brezilya'ya değerli taşları almaya gittiğim her zmaan taşları tek tek almak yerine yirmi ya da yirmi beş adet değerli taşın birarada bulunduğu paketleri alırım,çünkü paket halinde almak ekonomik olarak gerçekten çok daha uygundur.Ama satıcı kurnaz olup işe yaramaz taşları işe yarayan birkaç taşın arasına sokabilir;dikkatli olmak zorundasındır.Değerli taşları satmaya başladığım ilk yıllarda taşları çok iyi tanıyamadığımdan beni aldattıkları ve değerli taşların arasına işe yaramazları sokuşturdukları da olmuştur.Ama zamanla bilgim arttı ve beni kandırmak neredeyse imkansızlaştı.Zaman bana değerli olmayan taşlara bakmayı ve "Bunlarla bir şeyler yapabilir miyim?" sorusunu sormayı öğretti.Bazıları çok emek vererek de olsa işe yararken,bazıları da çöpe atılırdı.Aynı şey ilişkiler için de geçerlidir.İnsanlar durmaksızın aşık olur ama aşık oldukları kişilerin mükemmel olduklarına inanırlar.Bir insanın karşısındakinin en güzel huylarına aşık olmadı yadırganacak birşey değildir.Doğrusu "Ben karşımdakinin olumsuz ya da hoşuma gitmeyen davranışlarıyla başa çıkabilir miyim?"sorusunu sormaktır.'Evet onun huylarıyla başa çıkabilirim ,onun bu tarz davranışları beni yaralamaz ya da mutsuz etmez çünkü hoşuma giden o kadar çok şeyi var ki görmezden gelebilirim'dediğin anda mükemmel ilişkiyi yakalamış olursun."demişti.
"Benim kötü huylarımla başa çıkacak kadar akıllı olduğunu mu sanıyorsun?Yani beş parasız,işe yaramaz biri olsam da benden vazgeçmeyeceğini mi söylemek istiyorsun?"
"Hayatım,tamamen yanlış anlıyorsun.Biz birbirimizi uzun bir zamandan beri tanıyor ve birçok şeyi paylaşıyoruz.Ben sadece paketin tamamını kabul ediyorum ve içindeki değerli taşların çokluğunu biliyorum"
"Teşekkür ederim" demiştim;ama bu teşekkür kalbimin derinliklerinden sunulmuştu,çünkü Felipe beni iyisiyle kötüsüyle kabul etmişti.
Felipe "Peki benim kötü huylarımı öğrenmek ister misin?"diye sormuştu.
O ana kadar sadece kendimi düşünmüş olduğumu itiraf etmek zorundayım.Aslında onun kötü huylarını üç aşağı beş yukarı biliyordum ama daha ben cevap vermeden kötü huylarını açık ve net bir anlatım şekliyle bana sıralamıştı bile.Bu kadar kısa bir zamanda bunları anlatıyor olması kendini tanıyor olduğunu ve kendiyle barışık olduğunun bir göstergesiydi.
"Para kazanmayı her zaman bilmişimdir ama söz konusu para biriktirmek olduğunda,işte onu beceremem.Şarap içmeyi severim,hatta zaman zaman abarttığım da olur.Senikorumak için bazen aşırı davranışlarda bulunduğum da olmuştur ama bu benim yetişme tarzımdan kaynaklanıyor.Etrafımda olup biten bir şeyi anlamadığım zaman Brezilyalılara has yetişme tarzımdan dolayı delirme noktasına gelir ve her zaman ters giden bir şey olduğunda en kötüsünü düşünürüm.Bu yüzden bir çok arkadaşımı kaybetmiş olsam ve bundan dolayı hayıflansam da yapacak birşey yok.Anti sosyal ,sinirli ya da aşırı hassas olduğum durumlar da vardır.Üstelik etrafımda gezinen salaklara da en ufak bir tahammülüm yoktur"dedikten sonra gülümsemiş ve gözlerimin içine bakarak "ama seni gördüğüm her an sevişmek için can atıyorum"diye ilave etmişti.
Birbirimizi iyisiyle kötüsüyle kabul ederken,aslında hoşa gitmeyen davranışlarımızı kabul etmiş oluyoruz.Birbirimize kötü tarflarımızı açacak kadar dürüst insanlar olduğumuz için kendimi ve Felipe'yi şanslı sayıyorum.Bunlar artık dalga konusu değil,gerçekten kusurlar.Acıtabilir.Bozabilir.Felipe'nin elinin açık olması benim gibi hesabını bilen narsist birini şu dakikada ilişkiyi bitirme noktasına getirebilir ama diğer taraftan Felipe zayıf noktasını açık yüreklilikle bana açtıktan sonra bununla başa çıkmanın yollarını ararken,bu kadar da zarar vermez.Ayrıca bir ekleme daha yapmalıyım:Eğer bir konuda değişemeyeceğini söylüyor,ben de değişeceğine dair hayaller kuruyorsam bu delilikten başka birşey olmazdı.Tersi de onun için geçerli.Birine kendini tamamen açtığında her şeye rağmen sevilmek mucizevi birşey.
Etiketler: elizabeth gilbert
6 yorum:
* evet evet bu kitap kesinlikle okunası...
* sen, kadının sıraladığı o beş maddelik listeye çok uyuyorsun, farkında mısın? ;)
* "Ben sadece paketin tamamını kabul ediyorum ve içindeki değerli taşların çokluğunu biliyorum". evet, leziz...
Bu lafa ben de şunu eklemek istiyorum: KABUL EDEBİLMEK, ÖZGÜRLEŞTİRİR...
güzel laf ettin :)
:)
niçün gülümsediniz? benim yazdığıma olmasa gerenk..sanıyorum biberli'nin yorumuna oldu bu..komink yorum..
bi de değerli bi sürü taşım var ki benim:))
Evet, Biberli'nin yazdığına güldüm.
Dostlar sanırım sevgililerden daha iyi ayna olabiliyor ve sanırım dostlara karşı tahammül daha geniş oluyor.
"bi de değerli bi sürü taşım var ki benim:))" sözüne gelince....
Nedense buna o kadar eminim ki...
Yorum Gönder