31 Temmuz 2010 Cumartesi

Üzüm'deyim..



tatlı bi kızla tanıştım burda..İsmi Melek...Karşılıklı bira içiyoruz..Keyfimiz keka...


Denize girdim akvaryum koyunda..Güneş yine kuvvetli ısıtıyor ama artık yavaş yavaş uykuya dalacak..
***************** (muhabbet arası)

yalnızım şimdi..Melek odasına döndü..Kocasını uyandıracak:) çok güzel şeyler anlattı..Kayınvalidesinden kankam diye sözeden bi kız:) Çocuk manyağı...Işıl ışıl...

karşımda masmavi bi deniz..rüzgar usul usul esiyor..havada yaz kokusu..

********************
Benim hala umudum var çalıyor şimdi..Olmaması mümkün mü?

Çağrı masaları hazırlıyor bi yandan..Çalışkan çocuk...Acaip bi iş yapmış MAN firmasına bi yazılım hazırlamış..Gurur duyuyor kendiyle..Ben de duydum...

Sakinim şimdi...Gözlerimi kapayıp kulaklarımı tıkadığımda hep mutlu şeyleri hatırlıyorum...Sırf bu yüzden mutlu hissediyorum..

Bu kokuyu tanımlamaya çalışıyorum şimdi..Bu koku...Ya şimdi diceksiniz ki sen de umud amma romantiksin ama bu koku; HUZUR!!

Bi sürü arkadaşım aradı..Doğumgünümü kutladılar..Eski arkadaşlarım,yeni arkadaşlarım...Hayatım otuzundan sonra değişti..Bi sürü farklı insan var hayatımda..Ve ben hepsini seviyorum..ne büyük lüks...Ebru,Ahmet,Meriç,Oya,Uğur,Ahmet,Halit...Filiz ilkokulda saçlarım fiyonkla gezerken de benimleydi şimdi koskaca kadın oldum hala 12.01 de doğum günümü kutlamak için uykusuz kalıyor..Berin hayatımın ışığı..Deniz canım ciğerim...

Sevgilim..Aşık olduğum adam..otuzundan sonra gelenim..Hoşgelenim..sefa getirenim..

Kızım..Hediyem..Tanrı tarafından verilenim...Üzüm'üm..Bugün Biberli'ye ulan bir evladım vardı görmediğimde onu özlerdim iki oldular bi de oğlum var dedim..

********************

Sigaram bitince bi duş alayım artık..Aslında bu tuz tadı hoşuma gidiyor ama mangalda balık yicem ayıptır demesi..yanında bozcaada şarabı..

Sonra Polente....Kaptanı göremedim akşam görürüm belki..İncelik gösterdi beni motorunda getirdi Üzüm butik otel'e...Motor çok acaip bişey inanılmaz bi özgürlük hissi..Uğur sen okuma burayı :)))


benim çenem düştü..Haydin eyvallah...

31.09.2010

Bozcaada..










latin müziği çalıyor..yine :))



güneş son bi gayret vuruyor yüzümüze..







30 Temmuz 2010 Cuma

....





Sevgilim,

ben de seni seviyorum...




mexico!!!


Dün meksika yemeği yedim...

Ama bişi diyim mi servisin kötülüğünden ve "ilgisizlik" durumundan ne yediğimden bişi anladım ne de mekandan..Yani ne yapıyorsan yap derler ya hani iyi yap..öyle bişey işte..

bi kaç fotograf işte..Oğlumu da dışarda bahçeye bırakmak zorunda kaldım zaten..Sanırım garson çocuk yeniydi yada kötü bir gün geçirmişti...






Karidesli Fajita yedim...Güzeldi ama bir kez daha farkettim ki benim için yediğim şey kadar dış etkenler de yani işte tavır ne bileyim bi güleryüz falan arıyorum ya..çok şey mi istiyorum yafu?
web siteleri yok ama bi yerden buldum işte size link;


fotografta güzel çıkmamış zaten...püf..

bugün itibariyle yeni bir yaşa giriyorum...Hayırlı uğurlu bi sene olsun nolur!....

Filiz'cim 12.01 de yine her zaman olduğu gibi sen kutladın ben de seni kutluyorum bebek:)

Gökçe'm de aynı anda mesaj atmış kuzum uyuyor sanmıştır o beni..annem kıyamaz o bana..

neyse işte..haydin..
acaip bilgi notu:Yafu meksika da erkeklerin nanak nanağa öpüşmeleri eşcinsellik anlamına geliyormuş..Erkek grubu bi gün giderseniz aman diyim....
umo notu: benim aklıma ilk gelen şey meksika deyince tekila...ne si garip??
san'at notu: Frida Kahlo bu ülkede yaşımıştır ve onunla bir gün geçirmeyi delliii gibi isterdim...Frida Kahlo biliyor musunuz kocasının,onu her aldattığı kadınla birlikte olmuştur...
yorum yapmicam!
geç not :aslında bir köpenk için güzel bi isim daha var..Peso..meksika para birimi..
çalışayım azcık ben...

28 Temmuz 2010 Çarşamba



Çok sevdim burayı...İsmi 49 Çukurcuma...Çok eski arkadaşım Servet'in mekanı..Ahmet'le buluşacağım onu bekliyorum şimdi..GECİKTİ!! :))

Ama olsun ben zaten şimdiden şarabımı söyledim..Şaraplar Bozcaada'dan..Bu havada soğuk soğuk ne iyi geldi anlatamam...Peynir tabağımı da söyledim..Dar bir sokakta 49...Taksim'den Galatasaray'a gelmeden Garanti bankasının köşesinden içeriye süzülüverin- ki o sokak Ayhan Işık sokak-en aşağı kadar inin Kadınlar kahvesi,Melekler kahvesi, sokağın sonlarına doğru..Geçiniz onları sokağın sonundan sola doğru seyirtin..49 orada...Sigara yüzünden dışarda oturuyorum dar sokaktan geçen gürültücü arabaları saymazsak oldukça keyifli dışarda da oturmak..Ama içerisi de ayrı güzel..Bol bol fotograflicam...

49'un timeout'da çıkan yazısı için;
http://www.timeoutistanbul.com/p4930/yemeicme/49_pizza

Bu da facebook'da ki sayfası;
http://bs-ba.facebook.com/group.php?gid=194759585246


İtalyan pizzası yapıyorlar demiş miydim? Henüz tadına bakmadım pizzaların..Ama çok yicem..hırs yaptım!



Yonca şekerpare gibi.. Servisi büyük bir zevkle yapıyor, çok belli burayı sevdiği..


Bi sigara daha yaktım..İçerden hafif bir müzik sesi geliyor sanırım saksafon bu...Şarap serinletmeye başladı içimi, aynı zamanda adanın şarabı olduğundan üzümün şahane tadını her yudumda keskinlikle hissediyorum ve bu çok hoşuma gidiyor...



Bugünlerde kafamdan geçen düşünceler özgürlükle ilgili..Kişisel özgürlükler...İlişki yaşarken bazen unuttuğumuz -gönüllü ya da zorunlu olarak- bazen unutturulan ama hep içinde bir yerlerde sakladığın ne kadar kuytuya itersen o kadar kendini baskın hisssettiren ama ona bi şans tanındığında ne kadar tadından yenmez olduğunu farkettiğin ve ona verilen her fırsatta sana şahane anlar yaşattıran sevgili özgürlük!

***********
Bunu yazdıktan hemen sonra geldi Ahmet..
Kocaman bir pizzayı yuvarladık beraber..Leziz!!
Keyifli bir sohbet sonra bir kitapçı ziyareti,elbette bit kitap alınmadan çıkılmaz kitapçıdan..Tavsiye üzerine aldığım kitabın adı "Şimdi'nin Gücü" Yazarı Eckhart Tolle...
Kitabın arka kapak yazısı;
Üstat Eckhart Tolle kıs sürede bir bestseller haline gelen bilgelik dolu bu eserinde bilincimizde ve yaşamımızda mucizevi bir değişim yaratabilecek evrensel bir öğreti sunuyor. Tolle, tüm ıstırap, endişe ve korkularımızın, dolayısıyla mutsuzluğumuzun gerçek kaynağını çarpıcı bir bçimde gösterip, onu şimdi ve burada nasıl aşabileceğimizi, huzur ve mutluluğa hemen şimdi nasıl kavuşabileceğimizi, bilincimizi hemen şimdi dönüşüme uğratıp nasıl aydınlanabileceğimizi, gerçek Var'lığımızla hemen şidmi nasıl birleşebileceğimizi anlatıyor. Eleştirmenler böyle bir kitabın çok nadir olarak geldiği konusunda görüş birliğine varırken, okurlar yaşamlarında olağanüstü değişimlerin meydana geldiğini bildiriyorlar. Şimdi'nin Gücü yaşamımızın her anının bir mucize olduğunu fark etmemizi sağlıyor ve büyük bir yetişkinlikle Şimdi'nin gücüne nasıl erişebileceğimizi açıklıyor.Üstat Eckhart Tolle kısa sürede bir bestseller haline gelen bilgelik dolu bu eserinde bilincimizde ve yaşamımızda mucizevi bir değişim yaratabilecek evrensel bir öğreti sunuyor. Tolle, tüm ıstırap, endişe ve korkularımızın, dolayısıyla mutsuzluğumuzun gerçek kaynağını çarpıcı bir bçimde gösterip, onu şimdi ve burada nasıl aşabileceğimizi, huzur ve mutluluğa hemen şimdi nasıl kavuşabileceğimizi, bilincimizi hemen şimdi dönüşüme uğratıp nasıl aydınlanabileceğimizi, gerçek Var'lığımızla hemen şidmi nasıl birleşebileceğimizi anlatıyor. Eleştirmenler böyle bir kitabın çok nadir olarak geldiği konusunda görüş birliğine varırken, okurlar yaşamlarında olağanüstü değişimlerin meydana geldiğini bildiriyorlar. Şimdi'nin Gücü yaşamımızın her anının bir mucize olduğunu fark etmemizi sağlıyor ve büyük bir yetişkinlikle Şimdi'nin gücüne nasıl erişebileceğimizi açıklıyor..
Sanıyorum haftasonu yapacağım küçük seyahatte okuyacağım kitap bu olacak..

Bu doğum günümde kendime 2 günlük ufak bir seyahat hediye edeceğim... Bozcaada'ya niyetlendim yine..

Gecenin son aşaması sevgili Scala ekibim ile bir kahve molası oldu..Millet hepinizi çok özlemişim...


üşengeç notu: fotografları yarın ofisten yükleyeceğim..
kafası karışık not:İlişkiler ve özgürlüklerle ilgili söyleyeceklerim bitmedi..Devamı gelecek..Kafada bi toparlayayım da...
obur insan notu:Yafu pizzaların fotografını çekmemişim ben..Ya ama o kadar güzellerdi ki canlarımm benim ince dilim pizzam! Yidim..
hadi öptüm..

Bi sıkıntı...
patlicam sanki ..
bi de nazar yok derler :(


********************
Dün doğum günü kutlamalarına başladık luna, biberli, tüli çin yemeği yedik..Ya dört kadın bu kadar çok yer!! öyle diyim.. Nasıl keyifli bi yemekti anlatamam..Çok güldük..Tüli biraz utandı mı ne?? :)))
Bakınız hediyem...Ehi!!
pek manidar :)



Kıslar sisi seviyorum..Çok eğlendim beni çok mutlu ettiniz..İyi ki sizin gibi arkadaşlarım var...




26 Temmuz 2010 Pazartesi




Uzun zamandır bir haftasonu bu kadar kıçımdan ter akmamıştı ama bu kadar da zevk almamıştım..

Cumartesi caddebostan sahilinde kalabalıktık...Gökçe teyze ve Tolga abi de eşlik ettiler bize..Ve votka-redbull da :)) Çok eğlenceli çok mutlu saatler oldu...Üzüm'ün gözlerinde aidiyet duygusunu hissettim ve mutluluğu..Yemin ederim yalanım varsa kulağımı kerim çarpsın!!













Şirin arabada arkada oturuyor artık Üzüm'ü var ya..Ama yemin ederim bu kadar çok konuşan bir çocuk ben doğurmasam şüphe ederdim benden mi diye!! Yahu sus-mu-yorrrr!! Sesine kurban olurum ben onun ama "Şirin sus artık gözünü seveyim annem" diyorum..Yalan yok diyorum..

Üzüm iki gözüm sesini çıkartmıyor yavrum...Olum duymuyor ondan mı rahatsız olmuyor bu melek?? Ama yok kuyruk çekiliyor, kulaklar kanat yapılıyor..Gene gık yok oğlumda..Abi o abi..


canımmmm!!! İkinize de bayılıyorum!

Eğer çocuğunuz varsa ve kardeşi yoksa biliyor musunuz durmayın bir hayvan edinin...Kedi-köpek ne olursa..Zira Şirin Üzüm'ümden sonra emziği bıraktı..Bir gecede!! Bir gecede!! Sormuyor bile..Abla oldum ben diyor..Ve kendi yatağında kendi odasında yatıyor..Ve ağlayarak çağırmıyor artık beni..Anneee diye sesleniyor sadece...İnanılmaz değil mi?? Ama doğru!!


Üzüm de kaka olayına alışmaya çalışıyor..Çok gayretli çocuğum..Sabah beşbuçuktu bi sese uyandım..Halıyı eşeliyordu...Kakası geldi , anladık...Doğruymuş!! Dışarı yaptı ne var ne yoksa..

Bakalım akşam nasıl bulacağım evi?

Ama hiç zoruma gitmiyor temizliyorum bitiyor..Oğlum o benim!

Bakın mutluluğa :)




Cumartesi akşamı şirinella ile Shrek'e gittik..Uyuyakaldı Şirinella..O kadar yorgundu ki biliyordum aslında bitiremicek filmi ama söz verdim diye götürdüm..Bi de film aslında pek de çocuklar için değil gibi ya.Ben zevkle izlerim fekat biraz korkutucuydu başları felan..Büyücü çok fenaydı bi kere..Iy..Hele kaz'ı...Korku filmlerinden fırlamış gibilerdi..Kötü ile iyi'yi ayırd edecekler ya bokunu çıkarmışlar!

Neyse Şirinella kucakta, filmden çıkış ve eve dönüş..Gişedeki abi bir daha gelişte hatırlatın sizden para almicam dedi..Acıdı bana sanırım :)

Pazar günü ben fenaydım..e o kadar yorgunluk çıkacak tabi bi yerden..Elim ayağım titriyordu yorgunluktan..Ama abartmıyorum sahiden kötüydüm..Koltuktan kalkamadım ya..Bayılmış gibi uyumuşum bi yanımda Şirin bi yanımda Üzüm..Onlar takılmış allahtan..Neyse ama sizce ben evde oturur muyum? Cıks oturmam! Pikniğe gittik..Anane ve tayfası ile..

Fekat ben orda da kaldıramadım iskeleti yerden!! Şirin ve Üzüm mutlulardı ama..O da yeter bana zaten...Anneyim oluumm ben...

Yatarım ama çevremden ayırmam kuzularımı!! Onlarda bi yere gitmiyor zaten :))

Yine eve dönüş banyo sefası ve yattak!!
Güzel bi haftasonu idi...

Bi kaç pürüz hariç...Olsun canım sağolsun!!




23 Temmuz 2010 Cuma

Şirinella çok mutlu!!
Çünkü aşağı yukarı her çocuğun hayali olan bir şey'i var artık...Bir Köpenk :) bir İngiliz Setter'i...

Bu yavrucağımı bir barınaktan almış sevgili Aslı Güngör Mete..Çok çaba sarfetmiş ordan çıkartabilmek için miniği...

Benin aldığım yer bir veteriner kliniği idi..Görür görmez sevdik birbirimizi..Hemen kuyruk sallanmaya başladı fekat yavrucağızın her iki arka ayağında ve kalçasında kronikleşmiş çıkıklar var...Bi türlü oturmuyor yerine diz kapakları felan..çok yazık ona :( bi de sanırım ağır sağır..

Ama bizim köpenkimiz ve biz ona ba-yıl-dıkk..O kadar tatlı ve ağırbaşlı bir çocuk ki anlatamam!

Neler yaşadı kimbilir?? Belki de doğuştan rahatsızlığının farkına varan aile onu dışarıya attı..Bilemiyorum..Ama büyük utanç duyuyorum bu insanlardan!

Şirinella Üzüm'le yatıyor üzümle kalkıyor.."Oğluşum gel hadii gel hadii" İlk başka bi Zeytin ismini uygun gördü biz üzüm dedikçe o zeytin diyordu..Artık o da Üzüm diyor..Arada zeytin..


Tuvalet alışkanlığı kazandırmaya çalışıyoruz Üzüm'üm iki gözüme..Ama pek bi gelişme yok henüz :(

Ellerim parçalandı çamaşır sularından...Ama mutluyum..Olsun alışacak ki o..Hem ameliyatta edecek sevgilim onu...Hiçbişiciği kalmayacak..Durp gibi olcak durp..

Yani sevgili blog ahalisi benim bi evladım daha oldu...Ben anne olmak için yaratıldım sanırım..Ve kadın..Ve dost...ve evlat...ve keyf p.vengi...

:))

Biberli ile dün tanıştı Üzüm...Elmayram benim...En son Üzüm'ün boynuna sarılmış seni en çok ben sevcem aramıza hoşgeldinnn diye bağırıyordu..Gözlerinin dolu dolu olduğunua yemin ederim:))

Deli kadın...Tolga adamım arkandayım...

sizi seviyorum...Hayatı seviyorum..bok temizlemeyi bile seviyorum...

tamam geçti geçti...


İki resim arasındaki farkı bulun bakalım :)





15 Temmuz 2010 Perşembe

Kızlar akşama hazır :))




Peştemalı püsküllü diye buna demişler işte..Çok cicii..Bayıldım..Mis gibi de lavantalı zeytinyağı sabunu..Ne keselenilir ama...


Güzel bir günün ardından nohutlu ekmek-karpuz-peynirle kapanışı yapmış bulunmaktayız efenim..Bu gezide aldığım morlu , yeşil iğne oyalı yemenim ve ben sineklere karşı pasif bir direnişle hala salıncakta sallanıyoruz..
Ama artık çok feci ısırıyolar dayanamicim..
İyi uykular...

14 Temmuz 2010 Çarşamba




Önce şıpıdık terlikler fazla geldi...
Sonra gözüm duvar dibinden bana göz kırpan bisiklete ilişti..
Baktım ayaklar çimenliklerde ilerliyor bisiklete..
Şimdi popom seleden uzakta hem kızarık hem şişti... :))

ehe..

13 Temmuz 2010 Salı



Evin verandasındayım..Kocaman sallanan bir koltuğun üzerinde ayaklarım çıplak gözlerim uyumaktan şişmiş haldeyim..


Önce deniz kenarında kulağımda müzikle uyuyakaldım..Bacaklarım acık yandı o yüzden..Sonra evde biraz sızmışım..Tatalı tatlı esiyor şimdi rüzgar..Bacaklarım yanıyor ama hala...Uzaktan insan sesleri geliyor bi de karpuzcunun römorkünün motor sesi..


Gözlerim şiş saçlarım deniz ve rüzgardan kabarmış kocaman olmuş oturuyorum..

:)

Mutluluk...

Evimden km lerce uzakta ...

Yolda gördüğümüz kaplumbağa gibi olsak di mi sevgili? Hani ezmeden geçtiğimiz ve yolun dışına attığı için kendini ellerimizi çırparak sevindiğimiz kaplumbağa vardı ya..Evini taşıyor sırtında her gitttiği yere..Uzaklaşsak uzaklaşsak ama evimizden ayrı kalmasak..


Yoksa uzaklaşmak uzaklaşmak mıdır? Herşeyden herkesten? Alışkanlıklardan,tanıdık kokulardan, evinin duş perdesinden..Onlar mı yük sırtımıza ? Onları kaybetmemek için mi cesaret edemiyoruz -hareket edemiyoruz-


Evimize yaptığımız her yatırım her değişim güvencemizi tazelemek için mi? Ben burdan bi yere gidemem..Bak evimizi de boyadık mis oldu , bak bu perdeyi değiştirdik ne hoş oldu e bunları da bırakıp gidemeyiz ya..!

Hayat demek evimiz mi demek ? İşimiz , kazancımız , "hayat standardımız"

Sen bana anlatıyorsun ya hep iktisatta ki genel geçer kuralları...Benim kafam basmıyor ya bazen :) Yaşamını değiştirme kararı alırken eni konu düşünmek bölü hayat standartlarının birbirine denkliği eşittir olduğun yerden kımıldayamamak! :) Tamam tamam biliyorum haklısın..Ama ben de romantiğim napcaz?? :))


Değişim üzerine kafa yordum bugün..Sahilde uyurken :) Daha da epey düşüneceğe benziyorum..

Salıncağın hızını arttırıyorum..Biraz daha düşünmem lazım..

Karpuz mu koktu???

Temmuz 2010/ Kuşadası

12 Temmuz 2010 Pazartesi











Millet!!

Eskiden beri severim otobüs yolculuğunu..Ama bu akşam daha bi sevdim..Kulağımda kulaklığım yükses sesle müzik dinliyorum..Helldorado çalıyor..en sevdiğim "Drinking Song" Kucağımda bilgisayarım yazı yazıyorum..
Berin'im beni bekliyor..Ve huzur dolu bi kaç gün..(Umarım,rica edeceğim,insallah başka ne kaldı?)
Çok uzun zamandır yapmadığım-yapamadığım bişeydi..Düşüncelerim ve benim hem zihinsel hem fiziksel olarak uzak olmam!!
Fakat içimde hep bir iç sızısı Şirinella..Yafu özlemi her an benimle..Ölcem özlemden..Ama her telefonda sesi serçe yavrusu gibi..Cıvıldayıp duruyor zilloş...Sürekli havuzdaymış..Mutlu musun diye soruyorum her telefonda..Çok mutluyum annecim diyor..Oh diyorum..Tamam o zaman..Baş edebilirim küçük bir özlemle...

Kocaman bir şeftali yemiş dün..Dalından koparmışlar mis gibi..İndirmiş mideye...Ben burda bi eriği bitirsin diye yerlerde yuvarlanıyorum..
Bal şekerim...Mutlu ol annem..Ben seni bekliyorum..
***********
Bu akşam Angelina ablanın bi filmini izledik.."Sahtekar" diye çevirmişler filmi..Orjini "Changeling" Değişmeyen, çocuk kalan..

Filmin bi kere gerçek bir hayat hikayesi olması benim filme bağlanmamı sağlayan en önemli etkenlerden biri..Angelina abla çok acaip zaten..Şahane oynamış..Filmin yarısında zırlıyordum sanırım...Bu kadar etkilendiğim diğer bir yaşanmış hayat hikayesi filmi Edith Piaf:Kaldırım Serçesi idi..Onda da salya sümük olmuştum..Gözler şiş elimde şarap kadehi..Ana bi baktım ki bi Edith de benim :)
Neyse gelelim bu akşam izlenen filme...Ya neler yapmış adamlar..Nasıl bir pisliktir bunların yaptığı..Akıl hastanesi sahneleri , hapishanede kocaman rol çalan dudakları ile bağır bağır bağıran christine ve ilk yarım saate yaşadığı çaresizlik ana halleri beni benden aldı...

Çok başarılı ve etkileyici buldum..İzleyin-izlettirin..Benim yanımda değildi ya bi de Şirin...Çok içim ezildi..Çocuğunuz varsa onu uyutun izleyin sonra şiş gözlerle gidin yanına onu koklaya koklaya uyuyun..Yok çocuğunuz yoksa kedinize sarılın..O da yoksa sevgilinize ne bileyim işte bi "şeye" sarılın, zira film öyle bi film..Gayet büyük bir dram..Mutluysanız izlemeyin..Bekleyin azcık geçsin öyle izleyin..

Ya bi de bizim ülkemizde hala bu üç kağıtçılarla yaşıyoruz biz..Her yerde var bu adamlardan..rüşvet alan polis , kayıpları iç eden felan..Durup dururken kaybolan insanlar..Çok var bizde bunlardan!! Bizde hiç olmuyor ama böyle büyük temizlikler...Yazık bize!

Denizin üstünde otobüsün içindeyim..Kapkaranlık burası..Edith piaf dinliyorum şimdi..Millet uyumaya başladı bile..

****
Üzüm Butik Otel var Bozcaada'da..Servet'cim tavsiye etti..! .Ne güzel bi yerdir orası ya..Pek heves ettim...Mis gibi şarap kokuyor hava:) Bağlara gittik..Fotograf çektikkk , şarap içtik koca bi şişeyi bi saatte falan bitirdik ohh ilaç niyetine..Güneşi batırdık..Geldik..Ben şimdi gene gidiyorum..:)
Uğur'da Üzüm Butik Otel'in sahibi..Yanlış değilimdir insallah..Bizi şaane ağırladılar..Hem Uğur -yafu adama canım çekti nerde midye dolma yerimden en iyi şarabı nerden alırımdan ee denize nerde gircez'e kadar bi sürü abuk soru sordum..Çok kibardı üf demedi :)) Eyvallah...-hem de Çağrı..Çağrı zehir gibisin devam adamım!

Polente en güzel müzik demek benim için artık..Bozcaada'ya giderseniz en kalabalık yere dikkat edin orası Polente....Bi de bardaki kız kendi sigara içti ama bana isin vermedi..Dedi ki bakın ama bis çok yoğunuz başka şansım var mı??? Ben de çok alkollüyüm başka şansım var mı dedim ama o beni duymadı...İçimde kaldı yazayım dedim :) yoğunlardı hakketen..ama kardeşim gözümüze baka baka da solunmaz ki o meret!

Neyse işte..Güzeldi velhasıl kelam..

Off saat bir olmuş..Ben uyuyim artık..

Siz de resimlere bakıp bakıp iç geçirin..

Not:Resimler başta evet alakasız biliyorum..Ama aşağı taşıyamadım..

Nerdeyim bilmiyorum\ 2010 Kuşadası yolu...

8 Temmuz 2010 Perşembe

Arkeoloji müzesinin serinliğini tadan bilir...Muhteşem,büyülü bir bahçe..Bahçedeki banklar da öyle..Ağaçlardan süzülen güneş parıltıları lahitlerin üzerinde kıpır kıpırdır ve inanılmaz bir huzur kaynağıdır..


Bu sene Osman Hamdi Bey'in ölümünün 100.yıldönümü imiş...Arkeoloji müzesinde bir etkinlik düzenlendi bu özel kişi için..Türkiye'nin ilk arkeoloğudur Osman Hamdi..Ve evet pek ünlü ve hakkaten şahane bir eserin yaratıcısı;





Bilirsiniz Osman Hamdi bey aynı zamanda benim de tez konum olan Nemrut'da arkeolojik kazıları başlatan zat-ı muhteremdir..Tezi hazırlarken çok heyecanlanmış ve hayranlık duymuştum..Hem Osman Hamdi bey'e hem de Kommagene kralı Antiochos'a...


Ama gidememiştim Adıyaman'a..Hala içimde derttir..:(



Fotografları çok hevesle çektim..























O gece Tuluyhan Uğurlu'nun konseri vardı müzede..Yani Piyano...







Ama piyanoya keman,ney,yaylı tambur ve daha bi sürü enstrümanda eşlik etti..Çok keyif aldım ben..


Çanakkale'deki öğrencilik yıllarıma,okuluma,İzmir Bayraklı kazısına gittim geldim..


Hocam teşekkürü bi borç biliriz...Öpüyorum sizi..


*************************************


Bu arada Cumartesi akşamı da Kuruçeşme Arena'daydım...Mey İçki'nin hazırladığı rakı festivalinde idik :) "Bi" Büyük Fest!..Tam 1300 çeşit meze ile Guinnes Rekorlar Kitabı’na girildi o gece..Ordaydım :)
Mey İçki'nin rakı etkinlikleri devam edecekmiş...
Bu arada bilet almadan gittiğim için nerdeyse kapıda kalıyordum..Ama şanslı mıyım neyim? Normalde 35 lira olan bileti karaborsadan 30 liraya aldım.. :) Bi de Ali'nin telefonunu..O benim karaborsacım..Telefonumda karaborsacı Ali diye kayıtlı valla bak!





**********************
Şirinella ilk kez sinemaya gitti geçtiğimiz pazar öğleden sonrası..Toy Story..Hem de 3D...Ben ondan daha çok kıpırdandım koltukta öyle diyeyim..Bişey soracak olursa eliyle ağzını kapadı ses çıkarmamak için..Offfff seviyorum huleynnnn!! Çok keyif aldı..Yine gidelim diyor sürekli artık...

Bu arada ilk kez üç boyutlu isledim bi filmi..Ne acaip oluyormuş yafu! Ama sonlara doğru göslük fazla geldi..Sıkıldım çıkardım ben..



Luna Şirinella rocker olcak diyo...


******************************
Dün Deniz'imin doğumgünüydü..Kalabalık kutladık sevgilimin doğumgününü..Çok keyifli bir mekan ayarlamış kocası ona..Züpriz parti hazırlamış üstelik..Ben kaçırdım ilk an'ı...:( Ama gecenin devamında Şirinella ile hazır bulunduk..

Canım benim..Seni çok seviyorum biliyorsun değil mi?İyi ki doğmuşsun aşkım..Sen olmasan napardık?? Sağlıkla,huzurla insallah..Yıllarca koyun koyuna..


Ve son bi kaç fotograf..

Ben yaptım ben çektim..Gururluyum..İftiharla sunarımsss..



















Nazar deymesin di mi?
Ha bu arada yarından itibaren 10 gün yokum....İsin aldım..Gideceğim yerlerden yazarım..
Buna da nazar deymesin..Aman diyim..Nolur senede bi sefer :)
Öptüms..

;;