21 Ocak 2010 Perşembe


Yanıbaşındaydı işte.Uzun,sürüncemeli ve o kadar yorucuydu geçmişleri.Onların geçmişi bir türlü yakalarını bırakmayan sancılardan ibaretti.Hem bir an akıllarından çıkmamacasına bağlılardı birbirlerine hemde uzaklaştıklarında yürekleri olmasa bile kafaları rahatlardı.Ama şimdi gözlerine baktıkça "yazık" diyordu içinden."Çok yazık oldu.Herşey bambaşka olabilirdi aslında!"
Eğer her ikisi de arınabilselerdi,temizleyebilselerdi kendilerini geçmişte olanları çok daha güzel hatırlayacak,yürekleri rahatlayacaktı...
Elini tuttu.Soğumuştu elleri hatta buz gibiydi."Nolur" dedi."Bak yanındayım geldim işte"
Ben yapabileceğimin en fazlasını yaptım.Bıraktım herşeyi,kimsenin ne dediği hiç ilgilendirmiyor artık!
Çok mu geç kaldım? Hiç umut yok mu?
Ellerini sabitlemiş sanki birşey hissetmez gibiydi.Ürktü.Aralarında ne olursa olsun,ne kadar şiddetli kavga ederlerse etsinler hep ellerindeki sıcaklıktı onu hala "biz yapabiliriz aslında" diye düşündüren..
"Biz yapabilirdik aslında"
Arkadan gelen bip bip sesi sıcak odanın içinde kendinden beklenmeyen bir gürültü çıkarıyor,düşüncelerini sabitlemesine engel oluyordu.
Sürekli yanıp sönen kırmızı ışığa dikti gözlerini.Kulakları bip bip sesinde..
Kalbini ise kolunda serum bağlı, saçma bir ses çıkaran,sürekli kırmızı ışığı yanıp sönen makineye bağlı adama bırakmıştı..
Gözleri,kulakları ve kalbi artık onun dışında birer kişiydiler sanki.Aklı ona kalan tek şeydi ve onu da kaybederse ilaç kokan beyaz çarşaflı hastane odasından sonsuza kadar çıkamayacağını,aklıyla beraber ruhunu da orada yitireceğini hissetti.
Elleri hala soğuktu.Önce ellerinden ölür insanlar sanırım diye geçirdi kafasından.
Ellerinden bileklerine kaydı parmakları.Okşar gibiydi daha çok ama neden sonra durdu elleri.Hayatı boyunca hiç nabız ölçmemişti.Gereği olmamıştı.Şimdi beyaz yatakta yatan ,beyaz tenli adamın nabzında hayat arıyordı.
Hayatını!
"Çok geciktik " dedi adam son bi gayret."Yitirdik ne varsa .Olmadı.Buymuş demek bizim de yazgımız."
Sonlarına doğru sesi iyice kısılmış,konuşamaz olmuştu.
Kadının gözlerinden akan yaşlar nabzına damladı adamın.
Gözyaşları ölçemedi bu sefer adamın nabzını.Damladıkları gibi beyaza düştüler.
Hiç hareketsiz.


Kadın gözlerini,kulaklarını,yüreğini ve aklını ilaç kokan beyaz hastane odasında bırakıp çıkarken aklından geçen cümleyi artık hiç bir zaman çözemeyeceğini düşündü."Nabız bilekten ölçülmez"

20 Ocak 2010
İstanbul
Umud.d
Resim elbette lunawar..Artık tanıyorsunuz değil mi tarzını? :)

2 yorum:

nazan dedi ki...

Napıyosun be kadın..
Tanımasam düngece hastanede geçirdiğine inandırıcam kendimi ..
Aynen..
Nabız bilekten değil yürekten ..

biberli dedi ki...

çok profesyonelce, yüreğe dokunan bir öykücük...

daha çok daha çok istiyorum
imzalı kitabını istiyorum sonra da...
biberli yazmıştı dersin..;)

izlemedeyim her daim..
biliyorsun zaten...;))