30 Aralık 2009 Çarşamba
Etiketler: fotograf, Halil Cibran, luna
29 Aralık 2009 Salı
Araba kazasında en fena şeyin ne olduğunu dün farkettim (maalesef)...
Çıkan gürültüymüş..Ne fena bişeymiş o öyle...çıtank ama vöğğşşş diye duyuyorsun..
Neyse hepimize geçmiş olsun bununla kalsın Deniz'im..
Arabanın arkasında 2 tane çocuk önde bir tane anane (en paniğinden) bi de ben , bi de kadın şoför (en ustasından) karşıdaki arabanın sürücüsünü siz düşününüz :)
Bi de Şirin böyle baktı bi korktu karşıdaki şoför :))))
"Kızdım annecim ben korkma" dedi bana...Ölürüm yaaaa....
28 Aralık 2009 Pazartesi
Bilenler biliyor "İlişkiler Klübü"n de Kadın-erkek ,birliktelik , aşk , aldatma ve aşk'ın evrimi gibi inanılmaz ilgimi çeken konuları konuşuyor öğreniyoruz her hafta..
Etiketler: Aşk, aşkın evrimi, ayşegül sütçü, helen fisher, ilişki, ilişkiler kulübü, scala
25 Aralık 2009 Cuma
24 Aralık 2009 Perşembe
Hassasiyetin peşini bırakmaz heryerde,her zamanda..
İnce ince keman sesi çalınır kulağına..İçini titretir..
Çantanda kalan simit parçasını çıkartır karanlığa fırlatırsın..Nasılsa birgün bir martının imdadına yetişecek bilirsin..Şimdi karanlıkta görünmese bile..
İçin temiz,kafan huzursuz bitirirsin geceyi..
Meltem eser,artık üşütmediğini farkedersin....
Meraklısına not:Muhteşem resim için canım lunawar'ıma sevgiler..Sanırım başka hiçbir resmi bu kadar yakıştıramazdım yazıma..
22 Aralık 2009 Salı
kristal kadehlerin gibi..Aslında düşününce kıyamadığın,tüketmek istemediğin şey "o andır".Sadece bazı insanlar farkeder aslında ne kadar beklersen o kadar hızlı akar hayat..!
Hani olur ya sabırsızken de,heyecan içindesindir ama geçmez olur saatler..bunun gibi bir şey sanırım...
Dün bir süredir-aklımca haklı bir nedenim vardı-beklettiğim bir film izledim.."Jane Austen Kitap Klubü" Pek adetim değildir burda izlediğim filmleri yazmak.Ama biliyor musunuz kitap girişinde dediği gibi oldu yazarın ufak bi farkla "Bir film izledim hayatım değişti" :) İddialı mı geldi..Bana da öyle gelmişti ilk başta..Anlatayım..
Aslında böyle hissetmemde en esaslı sebep bir şeye meydan okumanın gücüydü..Beklemedim, karar verdim ve yaptım..Çok cesaret veren bir deneyimdi benim için..
Filmi izlerken ne çok duygulandım delice ne de coşkulandım..Ama anladım..ANLADIM...
Filmdeki karakterlerden biri (Jocelyn) hükmedici ve kontrolcü..Hatta ondan hoşlanan yakışıklı ve daha önce hiç Austen okumamış genç adam sırf bu yüzden köpek yetiştirdiğini söylüyor Jocelyn'e..
Jocelyn uzun yıllar yalnız olmaktan mutsuz olmamış..-mı acaba?- filmin sonlarına doğru bunun pek de öyle olmadığı izlenimi veriliyor elbette -sonuçta romantik bir film J.A Kitap Klubü- ancak ben yine de yalnız olmanın da insanı mutlu eden bir tarafı daha doğrusu şöyle diyeyim tek bir kişiye bağımlı olmamanın (bağlı olmaktan bahsetmiyorum bağımlı olmak bambaşka bişi bence) insana kazandıracağı bir sürü şeyi olduğunu düşünüyorum bu aralar sıklıkla..Bir çırpıda sayabilirim..
Yalnız olma şansını iyi kullanan,bunu bir kazanıma dönüştürenlere bu aralar pek bi hayranım..
Bahsettiğim yalıtılmış ve zorlama bir yalnızlık değil anladınız siz beni..Tercih edilen bir durum..
Haa istediğinizde sabaha kadar sıkılmadan konuşabileceğin "ayakların üşür senin" deyip sana pembe patik getiren bir arkadaşın varsa -bildiniz benim var- yada saçmaladığınızda haklı mı haksız mı diye bi an düşünmeden adamın kafasında şişe kırmayı düşünen bir arkadaşınız varsa-bildiniz benim var-şanslı kullardansınızdır..Ve o zaman hayat gerçekten daha yaşanılası:)
Ama seçilen yalnızlık duygusu ağızda gittikçe tatlanan ,durdukça rayihasını saçan bir şeker gibi...
Yazıdan çıkan şeyi söyleyeyim mi kulağınıza;Bir kadın hayatında erkek figürü olmadan da mutlu olma gücüne sahip..Emin olun buna..Ben her geçen gün daha da çok farkına varıyorum bunun...
Öyle mesudum ki :))
Tercih edilmiş yalnızlıklar (hadi biraz yumuşatalım ilişki yaşayanlar için boş anlar diyelim :) yaşamanız dileğiyle...
Etiketler: film, Jane Austen Kitap Klubü, kitap, yalnızlıklar
Sonra seni sınar.
Bakalım gerçekten bir uyanış hikayesi mi olacak senin ki yoksa Hypnos'un kollarında uyuyarak tatlı tatlı can mı vereceksin?
Umud/İstanbul
Aralık 2009
Etiketler: hypnos
21 Aralık 2009 Pazartesi
İçimi hiç olmadığı kadar titretiyor bu aralar "saf aşk","tevekkül","iyi olmak","derviş sabrı" ..Aklımdan geçenler kalbimden hissettiklerim ile aynı..O duyguların sadece birine bile ulaşabilirsem kendimi şanslı addedeceğim...
Dinlerken beni zangır zangır titreten pencereden kuş olup uçmamı sağlayan bir mevlana şaheseri var;Etme!
Duydum ki Bizi Bırakmaya Azmediyorsun Etme
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme
Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme
Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme
Çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme
Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme
Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme
Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme
Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme
Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme
Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme
Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme
Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
Huzurumu bozuyorsun sen mavediyorsun etme
Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme
İsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme
Mevlana Celaleddin Rumi
Mevlana ile Tebrizli Şems'in birbilerine ayna olmasına,birbirlerini bulmasına sebep kaderleri miydi sizce?Allah tarafından Şems Mevlana'ya yollanmış, Mevlana Hazretleri de Şems'i beklemişti geleceği güne kadar..Birbirlerine saf aşk ile bağlandıkları gün hayat başka görünür olmuştu gözlerine,gözleri de başka bakar olmuştu kainata..
Elbette bu kadarını beklemek biz faniler için mucize ile eşanlamlı..Bizler zaman dolduruyor gibiyiz değil mi dünya üzerinde..Sana ayna olan ve aynada sana yansıttığı görüntüyü senin çok daha güzelin kılan kişiyi bulmak yada aşk'ı (ne dersen,neye yüklersen o'nu- zira bence çok büyük bir fark yok-)sanıyorum herkesin harcı olmuyor..Yada buluyorsun ama görmüyorsun..Ziyan olup gidiyor elinde kolay bulunamayan şey...Kaybettiğinle kalıyorsun ve fakat birgün tokat gibi çarpıyor yüzüne kaybettiğin !
Allah kimsenin gözlerini kapatmasın ki aşk'ı görebilsin yada kaybettiği şeyle birgün karşı karşıya bırakmasın ki renkleri göremeden,kör olarak da olsa nefes alabilsin...
Not:Mevlana ile bu kadar ilgiliyken tüm politik önyargılarımdan sıyrılıp cancağzım iki gözüm Gökçe'mi dinleyip Aşk'ını okudum Elif Şafak'ın..
Daha ilk sayfada verdiğim kararın doğru olduğunu anladım zira şöyle bir dörtlük fısıldadı kulağıma kitap;
Aşk'ın hiçbir sıfata ve tamlamaya ihtiyacı yoktur.
Başlı başına bir dünyadır aşk.
Ya tam ortasındasındır,merkezinde,
yada dışındasındır,hasretinde...
Esenlikle,Muhabbetle...
Etiketler: Aşk, ben, elif şafak, Jane Austen Kitap Klubü, maneviyat, Mevlana, Şems