7 Ocak 2009 Çarşamba
Uzun zamandır dinlediğim,dinlerken kendimi kaybettiğim bir şarkı var...
Biliyorsunuzdur hani bir yerlerde mutlaka duymuşsunuzdur; "Yüksek Sadakat-Belki üstümüzden bir kuş geçer"
Hele trafikteyseniz ve şehir üstünüze üstünüze geliyorsa yada akşamüstünün o "hüzünlü" mis kokusunu duymaya çalışıp bir türlü duyamıyorsanız,o tatlı hüznü bile yaşayamıyorsanız sizin de gidiş yada şöyle diyelim bavulları toplayıp "geri dönüş" yapma zamanınız gelmiş demektir!
Murathan Mungan'ın şahane sözlerinin kafamda dönüp durması boşuna değil...
Bu muhteşem şiir-şarkı şu anda yaşadığım,ayak bastığım,madden-bedenen ne derseniz size kalmış :)varolduğum mekandan alıyor,hiç bilmediğim tanımadığım biryerlere taşıyor..
Hümayra'dan dinlediniz mi hiç?
"Tavsiye" kelimesi oldukça yetersiz kalıyor..Ne desem,nasıl zorlasam sizi de bu güzellikten mahrum kalmasanız:)
Tümünü yazacağım güzelim şiirin..
Dönmek, mümkün mü artık Dönmek, onca yollardan sonra Yeniden yollara düşmek
Neresi sıla bize, neresi gurbet
Al bizi koynuna ipek yolları Üstümüzden geçiyor gökkuşağı Sevdalı bulutlar uçan halılar Uzak değil dünyanın kapıları
Neresi sıla bize, neresi gurbet Yollar bize memleket
Gitmek, mümkün mü artık Gitmek, onca yollardan sonra Yeniden yollara düşmek
Rakılı akşamlar, gün batımları Çocuk gibi ağlar yaz sarhoşları Olmamış yaşamlar, eksik yarınlar Hatirlatir hersey eski asklari
Neresi sıla bize, neresi gurbet Yollar bize memleket
Varolan yaşamlarımızın bizi kandırmasına nasıl da gönüllü teslim oluyoruz..
Süregelen iç çekişler, alışılagelmiş yürek darlıkları-dargınlıkları buralarda daha mı keskin!!
Sanki dışarlarda bir yerde,hani bizden uzakta yaşanan başka hayatlar var..Huzurlu,umutlu,her türlü hırstan arınmış bir hayat!Ben böyle olduğuna inanmak istiyorum bunun...Böyle hayatların varolmadığına bugünlerde kimse inandırmaz beni!!
Hani ufak-tefek kutu gibi derler ya bir cennet yapmışsınız kendinize.."Ev" demişsiniz ona da..
İstemediğiniz hiç kimseyi evinize sokmadığınız gibi istemediğiniz hiçbir düşünce de giremiyor aklınıza..
Akşamüstleri missss gibi yasemin kokuyor..Sakin sessiz huzurlu akşam iniyor üzerinize..
Sevdiğiniz kim yada kimlerse hep beraber karşılıyorsunuz günün son saatlerini..
Bembeyaz sakız masa örtüsünü serip bembeyaz porselenlerde soğuk-domates soslu kızartma,buz gibi dilim karpuz ve kavunu,beyaz peyniri ve mis kokulu taze naneyi koyuyorsunuz masaya..
Üzerinizde bol tiril tiril bir etek..ayaklarınız çıplak..
İçinizde tarifi olmayan,tanıdık da gelmeyen bir his..Ne desek? Yaşama sevinci? Huzur? Tevekkül?
Neyse o işte hissettiğiniz..
Ben diyorum ki..
Gidelim..
Var mı cesaretiniz?
Ne kadar cesaret biriktirebildiniz bunca yıldır?
Enn sevdiğim gruplardan oldular son zamanlarda;Pinhani..Onlar da biliyorlar;
Yol kenarında oynayan çoçuklar gibi
Biliyorsunuzdur hani bir yerlerde mutlaka duymuşsunuzdur; "Yüksek Sadakat-Belki üstümüzden bir kuş geçer"
Hele trafikteyseniz ve şehir üstünüze üstünüze geliyorsa yada akşamüstünün o "hüzünlü" mis kokusunu duymaya çalışıp bir türlü duyamıyorsanız,o tatlı hüznü bile yaşayamıyorsanız sizin de gidiş yada şöyle diyelim bavulları toplayıp "geri dönüş" yapma zamanınız gelmiş demektir!
Murathan Mungan'ın şahane sözlerinin kafamda dönüp durması boşuna değil...
Bu muhteşem şiir-şarkı şu anda yaşadığım,ayak bastığım,madden-bedenen ne derseniz size kalmış :)varolduğum mekandan alıyor,hiç bilmediğim tanımadığım biryerlere taşıyor..
Hümayra'dan dinlediniz mi hiç?
"Tavsiye" kelimesi oldukça yetersiz kalıyor..Ne desem,nasıl zorlasam sizi de bu güzellikten mahrum kalmasanız:)
Tümünü yazacağım güzelim şiirin..
Dönmek, mümkün mü artık Dönmek, onca yollardan sonra Yeniden yollara düşmek
Neresi sıla bize, neresi gurbet
Al bizi koynuna ipek yolları Üstümüzden geçiyor gökkuşağı Sevdalı bulutlar uçan halılar Uzak değil dünyanın kapıları
Neresi sıla bize, neresi gurbet Yollar bize memleket
Gitmek, mümkün mü artık Gitmek, onca yollardan sonra Yeniden yollara düşmek
Rakılı akşamlar, gün batımları Çocuk gibi ağlar yaz sarhoşları Olmamış yaşamlar, eksik yarınlar Hatirlatir hersey eski asklari
Neresi sıla bize, neresi gurbet Yollar bize memleket
Varolan yaşamlarımızın bizi kandırmasına nasıl da gönüllü teslim oluyoruz..
Süregelen iç çekişler, alışılagelmiş yürek darlıkları-dargınlıkları buralarda daha mı keskin!!
Sanki dışarlarda bir yerde,hani bizden uzakta yaşanan başka hayatlar var..Huzurlu,umutlu,her türlü hırstan arınmış bir hayat!Ben böyle olduğuna inanmak istiyorum bunun...Böyle hayatların varolmadığına bugünlerde kimse inandırmaz beni!!
Hani ufak-tefek kutu gibi derler ya bir cennet yapmışsınız kendinize.."Ev" demişsiniz ona da..
İstemediğiniz hiç kimseyi evinize sokmadığınız gibi istemediğiniz hiçbir düşünce de giremiyor aklınıza..
Akşamüstleri missss gibi yasemin kokuyor..Sakin sessiz huzurlu akşam iniyor üzerinize..
Sevdiğiniz kim yada kimlerse hep beraber karşılıyorsunuz günün son saatlerini..
Bembeyaz sakız masa örtüsünü serip bembeyaz porselenlerde soğuk-domates soslu kızartma,buz gibi dilim karpuz ve kavunu,beyaz peyniri ve mis kokulu taze naneyi koyuyorsunuz masaya..
Üzerinizde bol tiril tiril bir etek..ayaklarınız çıplak..
İçinizde tarifi olmayan,tanıdık da gelmeyen bir his..Ne desek? Yaşama sevinci? Huzur? Tevekkül?
Neyse o işte hissettiğiniz..
Ben diyorum ki..
Gidelim..
Var mı cesaretiniz?
Ne kadar cesaret biriktirebildiniz bunca yıldır?
Enn sevdiğim gruplardan oldular son zamanlarda;Pinhani..Onlar da biliyorlar;
Yol kenarında oynayan çoçuklar gibi
Topum kaçtı bugün yola
Evin önünde sulanmayan çiçekler gibi başım düştü saksına
İstanbulda kimim var kimin için bu toz duman?
İstanbulda neyim var ne kaldı ki kalabalıktan?
İstanbulda neyim var ne kaldı ki kalabalıktan?
Kaçamayıp da saklanan kedicikler gibi sığındım senin sıcaklığına
Sevemiyorsan istanbulu benim gibi kaçalım yine bozkırlara
İstanbulda kimim var kimin için bu toz duman?
istanbulda neyim var ne kaldı ki kalabalıktan?
Yere düşünce kırılmayan bir oyuncak gibi alıştım ben yuvarlanmaya
istanbulda ne kaldı ki?
Ben çıkacağım bu şehirden,üstümden geçen kuş fısıldayacak çılgın kalabalığın geride kaldığını..Rakılı akşamlarda çocuk gibi ağlayacağım sevdiğimin yanıbaşında sessiz sakin.Ama mutlu,havada anason kokusu...
İstanbul'da kalan hiç birşeyin olmadığından emin yeni günü kucaklayacağım...
İstanbul'da kalan hiç birşeyin olmadığından emin yeni günü kucaklayacağım...
Mutlulukla...
Etiketler: gitmek, hayat, istanbul, murathan mungan, yaz
Subscribe to:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder