19 Temmuz 2011 Salı
"Konuşabilecek gücümüz varsa ağladıklarımız yalan."
0 yorum Gönderen Umudum zaman: Salı, Temmuz 19, 201117 mart'taki yazısını kaçırmışım Serbes'in..Afili filintalarda..
okumak lazım tabi...bunları okuduktan sonra yazmak imkansız gibi zor ama daha kışkırtıcı oluyor..
81. beni erken öldür
Beni al zamanın dışına götür. Biraz sarıl, biraz koru, biraz öp sonra yine sokağa bırak. Elimden tut var olmayan şeylere ekle zihnimin bataklığından kurtar. Beni al Tanrı’nın huzuruna çıkar. Ben de ona diyeyim ki, “Tanrım. Beni olduğum gibi kabul edebilecek bir Tanrı’ya her zaman inanabilirim.” O da bana, “Yürü git o zaman şeytanla görüş huzurumda ne işin var alla alla,” desin. “Kim soktu lan bunu içeri megalomana bak,” diye söylenirken biz şeytanın yanına gidelim. Sen de şeytana de ki, “Şeytan kardeş, sonuçta sen de bir melektin ama iktidar hırsın vardı. Şeytanı şeytan yapan iktidar hırsıdır. Eski günlerini özlüyor musun?” Şeytan da sana, “Sen kaç yaşındasın güzelim?” diye sorsun. “Otuz dört,” de, otuz beş olduğun halde. Şeytanın gözleri dolsun ama çaktırmasın bizi gene zamanın içine sepetlesin. Orada bir çay molası verelim geceyi bekleyelim. O gece beni al kardeşlerinin acılarıyla çarp sonra kendi yaralarına sar. Biraz sustur, biraz soğuk davran, biraz da teyzem ol. Konuşabilecek gücümüz varsa ağladıklarımız yalan. Sahiden bak. Beni al biraz sarhoş et biraz saçlarına tak biraz da yağmurların peşinden koştur. Beni al erken öldür mutsuzluk uzun sürmez.
15 Temmuz 2011 Cuma
Eskişehir'i görmeyi istiyordum ne zamandır..O gün ne yapsam ne yapsam diye düşünürken bi anda aa evet dedim yafu Eskişehirr!!
atladım hızlı trene doğruu çibörek yimeğee...Papağan da tabi ne sandın akıllım??
zevkli ve konforlu bi yolculuktu..Hızlı tren sahiden hızlı olum..250 falanla gidiyorsun ama hiç annamıyorsun o kadar hızlı olduğunu..yaşamak gibi di mi?? Ehi..
hemen aç karnı doyurmak lazım tabe.Papağanı daha büyük bi yer zannederdim hakkaten ufancık bi tükan.yiyip kalkıyor millet..oturmalık diil..ben iki tane söyledim ama çocuk annam veremediğinden olsa gerek bi porsiyon getirdi..tamı tamına 5 (yazıyla beşş) adet çibörek..allam dedim nası yicem ki? 6,5 dakika (yazıyla altı buçuk) sonna hiç bişi yoktu tabankta..ama ananeminkilerden sonna yediğim en güzel çiböreklerdi..canlarım bebeklerim benim..artık benim bi parçam onnar!
artık karnım tok şehri keşfe hazırdıms.Porsuk çayı güzel tabi şehrin içinden geçiyo böyle serinletiyor felan..bi de eskiden pis felan kokuyormuş şimdi tertemiz vallak,yeşil yeşil akıyor..etrafında hep duyduğum kafeleri daha bi yakın hayal etmiştim ben aslında..azcık uzağında kalıyor kafelerin ama olsundu yine de güzeldi işte..bol fotograf bol yürüyüş anam ağladı tabi afedersiniz..oturdum bi kafede.buzlu gazozumu diklerken kitap okudum felan..güzeldi işte..akşam da döndüm... öyle yani..
hım bi de bu var..çok tuttum!
Etiketler: eskişehir, yol ve ben
8 Temmuz 2011 Cuma
Etiketler: hasret, seyyan hanım
6 Temmuz 2011 Çarşamba
sakin bir yeşil,yeni dünya ve pıtırdayan beyaz çiçek...
2 yorum Gönderen Umudum zaman: Çarşamba, Temmuz 06, 2011
sakin , pek yakın bir yeşil
yeni dünya yerken nasıl mutlu ise öyle işte..
o yeşil de öyle..
cıvıltısında dalın üstündeki kıkırdayan kuşun,
o nasılsa öyle..
dumanlı dağların kokusunu çekerken içine,üstüne sinerken nasıl yeşilse
işte o da öyle..
beyaz çiçek açarken heyecan dolu pıtırdar ya
pıt pıt..pıt pıt..
öyle..
kayık nasıl dalgalarda hışır hışır solur,
koynunda solurken de öyle..
sessiz soluğu kesilir ya hani derinlerde, çok derinlerde ama
öyle derin işte..soluksuz bırakır gibi bazen..
soluksuz bırakır gibi...bazen...
İstanbul
2011